Bazı anları sonsuza kadar durdurmak istesek de zaman -iyi ki- bizi dinlemez. O bildiğini okur, geçer gider. Aslında zaman her yerde herkes için aynı akar. Gelin görün ki bir gün, içinde bulunduğumuz hale göre kimimize bir asır gibi gelirken, kimimiz de bir göz açıp yumma sanırız aynı süreyi.
Benim hiç bitmese dediğim anlar oruç ağızlarıyla, iftarların, sahurların yorgunu canım kadınların samimiyetlerine şahitlik edecek sabahın erken bir saatinde Allah Kelamı'nı dinlemek için dünya sürgünlerini doldurdukları, çeşit çeşit haller yaşayan evlerinden çıkıp Allah'ın evlerinden birinde toplandıkları andır. Onların huzurunda Kur'ân okurken kalplerinden yayılan içtenliğin kuşattığı mekânda meleklerin üst üste yığıldığını neredeyse dünya gözünüzle görürsünüz.
İşte bu haleti ruhiye ile Kur'ân ayı Ramazan'dan çıkarken ömrümüz varsa bir sonraki Ramazan'a şimdiden hazırlanmak üzere birkaç tavsiyem var size: Öncelikle Kur'ân'ı akıcı ve yapabildiğinizce güzel okuma işini halledin. Bunun olabilmesi için de her gün Kur'ân okumayı, kıraatlerinizi sesli yapmayı ve güzel Kur'ân okuyan karileri dinlemeyi ihmal etmeyin. Entelektüel ilgileri Kur'ân'ın lafzını doğru, güzel ve devamlı okuma çabasıyla çelişen şeyler gibi görmeyin. Böyle yaparsak beslendiği kaynakla fiziksel bağları kopmuş bir nehir gibi giderek kurumamız kaçınılmazdır. Belki de o yüzdendir bizi hayal kırıklığına uğratan ilim ve fikir dünyamızın giderek daha kuru sesler çıkarmaya başlaması.