Çocuklar ilk yıllarda bir çok şeyi gözlemleyerek ve özellikle de ailelerini izleyerek, taklit ederek öğrenirler. Ailesini namaz kılarken gören çocuk namaza yaklaşır. Namaz bireysel bir eylem olması sebebiyle oruçtan biraz daha farklıdır. Oysa ramazan ayında tüm müslümanların aynı anda iftar sofrasına oturduğunu gören çocuk, oruç ile Müslüman olmanın insan hayatına getirdiği farklılığın bilincine varır. Kılınan teravih namazları ile tüm Müslümanların aynı anda secdeye varışını gözlemler. Hayatında belki daha önce de var olan ama bu kadar güçlü ve kuşatıcı bir biçimde fark etmedeği ibadet ve namaz gerçeği ile karşılaşır. Cami belki de daha önce olmadığı kadar hayatının bir parçasıdır. Camide oynadığı oyun ve koşuşturmalar olumlu karşılandığı ölçüde ibadete yaklaşır ve bilinçaltında Müslüman olma ile olumlu bir yakınlık oluşur. Basit bir dille güzel deneyimlere sahip olan çocuk için cami ilerleyen yaşlarda da huzur veren sevilen bir mekana, namaz keyifle yapılan bir ibadete dönüşür. Daha büyük çocuklar kıldıkları teravih namazı ile başarma, yetişkinler tarafından kabul edilme, her şeyden önemlisi büyüme arzularını tatmin ederler. Hepimizin de bildiği gibi bir çocuk için büyüme arzusu çocukluğun en temel motivasyonlarından biridir.
Yetişkinler için manevi iklime yolculuk fırsatı olan Ramazan, çocuklar için ne anlam taşır? Tabii ki çocuğun yaşına göre bu durum değişir. "Anne siz oruç tutmaya gidince bana kim bakacak" ya da televizyonda Ramazan temasının kullanıldığı bir reklamı izlerken "anne gördüm gördüm, televizyonda Ramazan'ı gördüm ama Ramazan abimi değil" ifadeleri üç yaşında bir çocuğum gözüyle ramazanı anlatan en güzel ifadelerden. 7 yaşına kadar somut düşünen çocuk, Ramazan olgusunu anlamaya çalışırken de bu somut düşüncenin izlerini taşır. Ramazan gerçeğini idrak edebimek için anne babanın değişen davranışlarını gözlemler. Örneğin market alışverişi esnasında annesinden su isteyen bir kıza, "kızım evde su içersin" yanıtı veren bir anneye, kızın tepkisi "anne suyu senin için alıyorum" olur. "Ama yavrum ben oruçluyum" diyen anneye kızın yanıtı çarpıcıdır: "Anne orucunu su ile açarsın, şimdi iç demiyorum." İşte tüm bu basit diyaloglarda çocuk eğitiminin temel prensibi gizlidir. Taklit ve model olmak.
Çocuklar için oruç tutma denemeleri de oldukça anlamlıdır. Çünkü yetişkin olma yolunda atılan en önemli adımlardan biri oruç tutmaktır.Bütün gün yeme arzusunu erteleyebilen çocuk bunu başarabildiği için gurur duyar. Hatta arkadaşları ile yarışır. Onlardan daha fazla oruç tutabileceğini ispatlamaya çalışır. Başarabildiği ölçüde mutlu olur ve huzur duyar. Oruç tutmadan önce belki başkalarının aç olabileceğinin ya da açlığın, susuzluğun ne kadar insanı zorlayabileceğinin tam olarak farkına varamayan çocuk, oruçla birlikte bu durumun zorluklarını anlar. Merhamet ve yardımlaşma arzusu artar. Bir çocuk bazen başkalarının ihtiyaçları konusunda çok daha duyarlı olabilir. Depremi yaşadığımız yıllarda anaokulu çağındaki çocukların çadırlarda yatan aileler için dua ettiklerine, onlara yardım etmek için oyuncaklarını deprem bölgesine gönderdiklerine bizzat tanık oldum. Eminim bir çok kişinin hayatında da böyle deneyimler olmuştur. İşte ramazan, kişide bu tür duyguları harekete geçirmek için güzel bir fırsattır.
Oruç esnasında bir çok çocuğun çok titiz davrandığına, kurallara uyma konusunda oldukça katı olduklarına şahit olmuşsunuzdur. Örneğin "su yutarım" korkusu ile oldukça titiz bir biçimde abdest alır. Çünkü çocuk ahlaki gelişim açısından bir yetişkinden daha katıdır ve esnek olma, yorumlama becerisine sahip değildir. Mesela bir yetişkin, bir karı-kocanın arasını düzeltmek için yalan söyleyebilir. Oysa bir çocuk için yalan hiç bir şekilde doğru değildir. Bu sebeple de sonuna kadar hataların peşine düşer.Bir reklamda da altı çizildiği gibi tüm Müslümanların aynı anda sofraya oturması oldukça çarpıcıdır. O güne kadar ailenin dahi bazen aynı anda sofraya oturamadığı bir gerçektir. Oysa Ramazan'da tüm aile sofrada bir araya gelmek için çaba harcar. İftarda aynı anda oturulup aynı anda yemeğe başlanır. Sahurda yemek yeme aynı anda sonlandırılır. Bunu gören çocuk, zamanın hatta saniyelerin ne kadar önemli bir ayrım yaratabildiğinin bilincine varır. Zamanını daha iyi kullanabimek için elinden geleni yapar. Tabi bunu idrak edebilmesi biraz ailenin de bu bilince sahip olması ve çocuğuna bu durumu anlatabilme becerisine sahip olması ile yakından ilişkilidir.
Çocuklar bir çok şeyi oyunlar yoluyla öğrenirler. Yani oyun onlar için yetişkin yaşama hazırlık, bir çeşit ısınmadır. Çocuklar aynen oyunda olduğu gibi tuttukları yarım günlük ya da bir kaç günlük oruçlarla oruca ısınır hazırlık yaparlar.
Özetle çocuk bazı temel kavramları Ramazan sayesinde öğrenir. O güne kadar haz odaklı yaşayan acıktığı zaman hemen karnını doyurmak isteyen çocuk, hazzını ertelemeyi sabretmeyi, kendini disipline etmeyi öğrenir. Yoksulların neler yaşadığını fark eder. Onlara yardım etmek ister bu vesile ile duygusal zekâsı, empati kurma becerisi gelişir. Zamanın önemini anlar, özdenetim becerisi gelişir.
Tabii şunu akıldan çıkarmamakta fayda var. "Oruçluyum, tahammülüm kalmadı" diyerek çocuklarınıza sabır gösterememeniz, insanlara bağırıp çağırmanız ya da olumsuz davranışlar göstermeniz durumunda çocuklarınıza yukarıda sayılan hasletleri kazandıramayacağınızı unutmayın. Her şeyden önemlisi, kendinizi terbiye etmek için elinizden geleni yapın ki onlara güzel örnek olma şansını yakalayın.
Basit bir dille; Ramazan karakter eğitimi için en güzel fırsatlardandır. Bu fırsatı en güzel bir biçimde değerlendirmeniz temennisiyle.