Siyer Atölyesi 2009 Yılı Sonuç Raporu

17 Ekim 2011

-Cumhuriyet Devri Akademik Siyer Literatürü-

  1. Kutlu doğum haftası etkinlikleri son yirmi yıldır giderek artıyor ve bu çerçevede çok çeşitli yayınlar yapılıyor. Efendimiz'in (sav) sîretini hakkıyla inceleme ve anlatma noktasında söz konusu çalışmaların nerede durduğunu tartışmak artık bir zaruret haline dönüştü.
  2. Genç İlim Adamları Siyer Atölyesi, siyere dair günümüzde yapılan çalışmaların gidişatını tartışmak ve teklifler geliştirmek için tasarlandı. Bu toplantının çıkış noktası; siyer sahasındaki her bir faaliyetin ve katkının, bizzat bu sahada sarf edilmiş emekler olmaları hasebiyle değerli ve takdire şayan oldukları gerçeğini unutmadan bu katkıları eleştirmeye, yanlışlık ve eksikliklerine işaret etmeye her geçen gün daha fazla ihtiyaç hissedilmesiydi.
  3. Siyer Atölyesinin 11 Nisan 2009'da gerçekleştirilen ilk halkasının konusu olarak Cumhuriyet dönemi Türkçe akademik siyer çalışmaları üzerinde karar kılındı ve önümüzdeki senelerde farklı coğrafyalarda, farklı boyutlarda ve konulardaki siyer çalışmalarının ele alınması bir hedef olarak belirlendi.
  4. Bu ilmi toplantı sempozyum değil, atölye olarak gerçekleştirildi çünkü olgunlaşmış metinlerin resmî havayla sunulduğu bir ortam değil, doğrudan muhatapları tarafından tartışılması gereken fikirlerin rahatça ifade edildiği bir meclis oluşturulması hedeflendi. Ardından uzmanlık alanları ne olursa olsun siyerle ilgilenen ve ilmi hayatının ilk basamaklarında bulunan akademisyenler, atölyenin esas muhatapları olarak seçildi. Zira bu tartışma ortamından çıkan sonuçların verimli bir şekilde siyer çalışmalarına yansıması amaçlanıyorsa siyer atölyesini akademik metin üretiminin ilk basamaklarında bulunan kişilerle yapmak gerekiyordu.
  5. Siyer Atölyesi için öncelikle Türkçe siyer literatürünü gösteren kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç duyuldu. Bu amaçla 1923'den günümüze kadar yayınlamış ve herhangi bir açıdan Efendimiz'i mevzu alan her türlü matbu malzemenin tespitine yönelik bir katalog hazırlandı. Daha sonra bu katalog içinden akademik ortamlarda yahut akademik usullere göre hazırlanmış metinler atölye çalışmasının veri tabanı olarak tespit edildi.
  6. Söz konusu veri tabanını esas alarak yaptığımız incelemede siyer çalışmalarının; tarih yazımı, hadis, sosyal teori, fıkıh ve siyaset düşüncesi disiplinlerinin birikimiyle tartışılması gerektiği sonucuna varıldı.
  7. Siyer Atölyesinin ilk halkasında mezkûr ilim dallarında akademik çalışma yapan ama aynı zamanda sîret sahasında araştırmaları yahut soruları olan genç ilim adamları; Cumhuriyet Türkiye'sindeki akademik siyer çalışmalarının gidişatını, eksikliklerini, hatalarını ve geleceğini tartıştı.
  8. Siyer Atölyesinde ele alınan ilk madde, Cumhuriyet dönemi siyer çalışmalarının tarihi seyriydi. Buna göre özellikle 1933 Üniversite Reformu'ndan 1949'a kadar geçen süre zarfında siyere dair sadece bir kaç eserin yayımlandığı tespit edildi. 1950'lerin başından 1982'ye kadar geçen zaman diliminde siyerdeki başlıca temalar ve önemli hadiseler ilk defa akademik tezlere konu olurken İslâm ilimlerinin soru ve kavramlarını Asr-ı Saadet'te arama anlayışının bu dönemdeki birçok esere hâkim olduğu görüldü. Ayrıca ekonomiden kadına kadar modern dünyanın getirdiği problemlere siyer üzerinden cevap verilmeye başlandı.
  9. 1982'den 1998'e kadar geçen on yedi yıllık dönem ise ilmi çalışmaların sayısı noktasında tabiri caizse bir patlama yaşandığı zaman dilimi olarak nitelendi. Bu dönem, özellikle siyaset ve sosyoloji gibi bilimlerin ilgi ve sorularıyla kaleme alınan çalışmaların arttığı bir dönem olmuştur.
  10. 1998'den günümüze kadar geçen on sene içinde ise İslâm'a dair akademik çalışmalar üzerindeki siyaset kökenli kısıtlamaların siyer alanında da etkisini gösterdiği anlaşılmaktadır. Nitekim bu dönemde modern dünya sisteminin çeşitli boyutlarına karşı Asr-ı Saadet'ten alternatif gösterme anlayışının zayıfladığı görülmektedir. Buna mukabil post modern diyebileceğimiz sorular sorulmaya başlanmış ve Asrı Saadet'te bir arada yaşama, peygamber imajı, öteki algısı, küreselleşme, çevrecilik gibi konular çalışılmıştır.
  11. Siyer Atölyesinde tarih ve sosyal bilim metodolojileri çerçevesinde siyer çalışmalarını değerlendiren tebliğler, günümüzdeki siyer eserlerinin en önemli problemi olarak siyerin araçsallaştırılmasına işaret ettiler. Buna göre birçok eser, Efendimiz'in Sîretini kısa vadeli kaygılarla yorumlanmaya ve onu gündelik tartışmalara katkısı bakımından faydacı bir bakışla ele almaya teşebbüs etmiş ve bu şekilde kaleme alınan yüzlerce çalışma, yaşadığımız dönemin siyasi ve toplumsal atmosferinden etkilenerek ya da günümüzdeki popüler tartışmalar çerçevesinde siyere yaklaşmıştır.
  12. Söz konusu yaklaşımın tabii neticesi de en bariz örneklerini Medine Vesikası tartışmalarında bulduğumuz anakronizmdir. Efendimiz'in hayatında sivil toplumculuğu, çoğulculuğu, ulus devlet mekanizmalarını arayan bu yaklaşım; sîrete dair elimizdeki bilgileri şimdiki duruma nispet edilebildiği ölçüde değerli görmek gibi bir hata ile maluldür. Modern sosyal bilim ve düşüncenin moda kavramlarını "hesabını vermeden" kullanan bu metinler, siyer literatüründe tam anlamıyla bir kavram kargaşası yaşanmasına sebep olmuşlardır. Maalesef birçok siyer müellifi; bazen liberal, bazen totalitarist, bazen toplumsal sözleşmeci bazen Weberci akımların diliyle yorumlar ve tahliller yaptıklarının farkında bile değildir. Bu noktada ilk atılması gereken adımlardan biri, belki de birincisi; siyerin özel bir alan olduğu ve Müslüman ilim adamının bu alana has bir tarih yazım usulü ve dili geliştirmesi gerektiğinin kabulüdür. Aksi takdirde siyer araştırmaları kendi gündemini bir türlü oluşturamayacak ve siyerin nasıl işlenmesi gerektiği hakkında farklı teklifler getiren araştırma gelenekleri teşekkül edemeyecektir.
  13. Öte yandan Siyer literatüründe disiplinler arası bir yaklaşımı esas alarak Efendimiz'in hayatının bir noktasını aydınlatmayı hedefleyen çalışmalar yok denecek kadar azdır. Hâlbuki siyer; sadece bir tarih değildir, çok farklı ilim dallarının tecrübelerinden istifade edilerek işlenmesi gereken bir alandır. Bu ciddi eksikliğin müsebbibi, İslâm'a dair araştırma sahalarının birbirlerinden tamamen ayrı birer ada gibi kabul edilmesinin getirdiği "akademik körlük"tür. Fakat problem bu noktada da kalmamıştır, günümüzdeki birçok siyer çalışmasının İslâm tarihi sahasının uluslar arası düzeydeki birikimine de bigâne kaldığı anlaşılmaktadır.
  14. Siyer Atölyesinde İslâm ilimleri, özellikle hadis ve fıkıh ilimleri zaviyesinden siyer çalışmalarını değerlendiren tebliğler ise karşımıza nispeten farklı bir problem dizisi çıkartmıştır. Hadis çerçevesinde önümüze çıkan ilk problem, siyer çalışmalarıyla hadisin ilişkisinin ne olması gerektiği hususunun henüz yeterince tartışılmadığıdır. Sadece klasik siyer ve tarih kitaplarına dayanmanın ve bu kaynaklardaki bilgileri sorgulamadan kabul etmenin yeterli olmadığını artık bizzat siyer müellifleri de ifade etmektedir. Ancak belirli bazı hadis çevrelerinin benimsediği sened tenkidi anlayışıyla siyer verilerini "temizlemek", klasik siyer kaynaklarındaki neredeyse bütün bilgilerini geçersiz hale getirecektir.
  15. Siyer rivayetleri üzerinde gerçekleştirilen metin tenkitleri ise İslamcı modernizmin etkisi altında yazarın meşrebine göre rivayetleri elediği bir sürece dönüşmektedir. Bu durumda bin dört yüz yıllık bir geleneğin oluşturduğu ve Müslüman halkın inancında yer eden peygamber telakkisi, söz konusu teşebbüsler bu şekilde devam ederse yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır.
  16. Bu çerçevede gerçekleştirilmesi gereken şey, öncelikle siyer rivayetlerinde "yeni bir sıhhat tanımı" inşa etmek olmalıdır. İslâm medeniyetindeki erken dönem kutuplaşmalarının sened tenkidine etkisini dikkatli bir şekilde eleyecek böyle bir anlayış olmaksızın siyer rivayetlerine hadis usulü kıstaslarını uygulamak, ister istemez yukarıda temas edilen mahzurları beraberinde getirecektir. Öte yandan modernizm tecrübesinin siyere nasıl yansıdığı enine boyuna araştırılmalı ve günümüzde siyer rivayetleri hakkında yapılan metin tenkitleri bu gözle değerlendirilmelidir.
  17. Siyer sahasında henüz tasvir edilmemiş birçok sahneyi ve Efendimiz'in hayatının dile getirilmemiş birçok veçhesini ortaya koymak elimizdeki hadis ve siyer rivayetleriyle mümkündür. Fakat bunun için söz konusu rivayetlerin metinlerindeki ayrıntılardan siyerin her sahnesi için kullanılacak bağlam bilgilerinin nasıl elde edileceğine dair bir yöntem hâlâ geliştirilmemiştir.
  18. Fıkıh ilmi açısından bakıldığında ise günümüz siyer çalışmalarında erken dönem İslâmcı modernizmin getirdiği yaklaşımların etkisini hâlâ sürdürüyor olması, dikkat çekilmesi gereken ilk ve esaslı problem olarak karşımıza çıkmaktadır.
  19. Klasik fıkıh ve fıkıh usulünü bir kenara bırakarak çağın meselelerini doğrudan nasslarda aramak gerektiğini vurgulayan söz konusu yaklaşım fıkhu's-sünne literatüründe bariz bir şekilde kendisini göstermektedir. Söz konusu yaklaşıma Asr-ı Saadet'ten hüküm çıkartma çabalarını ihtiva eden akademik araştırmalarda yoğun bir şekilde rastlanmaktadır. "Kaynaklara dönüş" sloganıyla bütün bir medeniyet birikiminin göz ardı edildiği bu çabalarda siyer bilgileri içinden bir olay veya bir hadis seçmeci bir tavırla alınmakta ve buradan günümüz müslümanlarına yönelik hükümler çıkartılmaktadır. Referans alınan siyer bilgisi bütünden kopartılarak tek başına yorumlandığı için aslında yazarın ideolojisi ne ise onu teyit etmek için kullanılmaktadır.
  20. Bütünlüklü ve kapsamlı bir bakış ve İslâm medeniyetinin mirasını dışlamayan bir tavır esas alınmadığı takdirde Hz. Peygamber'in Roma ve Pers dinar ve dirhemleri kullandığına dair rivayetlerden Müslümanların küresel kapitalizme eklemlenmelerinin kötü bir şey olmayacağı gibi son derece "modernist" bir sonuca varılmasına yahut Efendimiz Şevval ayında evlendiği için Müslümanların bu ayda evlenmeye özel bir önem atfetmeleri gerektiği gibi "zahirî" yorumlara kapı açılabilmektedir.
  21. Siyer Atölyesinde siyer çalışmalarının geleceği hakkında dile getirilen ilk teklif, Efendimiz'in hayatına dair kaynaklarda yer almasına rağmen henüz günümüzde ilmi bir araştırmanın konusu olarak ele alınmamış yüzlerce olay, durum ve ilişkinin bir an evvel işlenmesi gerektiğidir.
  22. Siyer sahasındaki araştırmalar için altyapı teşkil edecek zaruri eserler de henüz hazırlanmamıştır. Mesela hâlâ gerçek anlamda bir siyer atlası yapılmamıştır, henüz bir isim ve mekan sözlüğü hazırlanmamıştır ve hâlâ Efendimizin hayatındaki bir çok hadisenin kronolojisini tespit etmeye yönelik ciddi adımlar atılmamıştır.
  23. Artık siyer yazımının kendine has bir metodolojiye ihtiyacı olduğunu, ne hadis usulü ne de genel tarih metotlarıyla bu ihtiyacın giderilebileceği de kabul edilmelidir. Siyer hakkında nasıl bir usul geliştirileceği noktasında farklı teklifler olabilirse de artık ne yapmamamız gerektiğini biliyoruz: Modern veya postmodern kavram haritalarını alıp yola çıkmamalıyız.
  24. Metodoloji konusunda siyere has özel bir sahanın var olması, aynı zamanda siyer çalışmanın müstakil bir uzmanlık gerektirmesi anlamına gelir. Maalesef birkaç değerli istisna dışında Türkiye'de uzmanlığı siyer olan ve ilmi hayatı boyunca siyer çalışan kişi bulunmamaktadır. Yani aslında siyer demekle herkesin hakkında konuştuğu ama kimsenin uzmanı olmadığı bir sahadan bahsediyoruz. Söz konusu vahim boşluğu telafi etmek üzere atılacak en isabetli adımlardan biri, siyer hakkında bir lisansüstü program açmak olacaktır.

Son olarak Siyer Atölyesinin her sene yeni temalar ve kadrolarla düzenlenecek şekilde kurumlaşan bir çalışmaya dönüşmesi; sadece Türkçe eserler hakkında değil, bütün dünyadaki siyer çalışmaları için büyük bir katkı olacaktır.