Bir Gün Aç Bir Gün Tok

Zühd, dünyaya meyletmemek demek. İslam’ın ilk üç nesline çok ibadet ettikleri için “ubbâd”, dünyadan çok ahirete önem verdikleri için de “zuhhâd” (zahidler) denmiş. Elbette bu tavır onların Efendimiz’de gördükleri ve O'nun ardından da yaşatmaya çalıştıkları bir tavırdı.

O'nun hayatındaki sayısız zühd örneklerinden burada bahsetmeme imkân yok. Ama hepsinin altında yatan temel yaklaşımını anlamamız için şu örnek yeter: Rasûlullah (sav)'a Rabbi Mekke vadisini altınla doldurmayı teklif edince O, "Hayır, Ya Rabbi! Bunu istemem. Bunun yerine bir gün aç, bir gün tok olmak isterim. Acıktığım gün Sana yalvarıp dua edeyim; doyduğum gün ise Sana hamd ü sena edeyim."

Bu örnekte Hazreti Peygamber dünyayı tamamen reddetmiyor. Açlığı da tokluğu da bilen ve bu sayede dünyanın tüm hallerine vakıf olan biri olmayı diliyor. Yaşadığı her hali de kendisini Rabbine yaklaştıracak bir kulluğa dönüştürmeyi diliyor. Varlıkta azmayan, yoklukta isyan etmeyen bir kulluk. Bir lokma bir hırkayla yaşarken aklı fikri çok lokma ve çok hırkada olan ya da kendi tercih etmediği "bir lokma bir hırka"lık yaşantısını başka tefahürlerle telafi etmeye çalışan bir şaşkınlık değil.

Bu dünya imtihanımızın başta gelen konusudur dünyanın nimetleri. Nimetlerden tamamen uzak yaşamak bir süre sonra bir alışkanlığa da dönüşebilir. (Sürekli oruç gibi…) Asıl olan bir nimete nail olduğumuzda onunla kendimizi bir şey zannetmemek; o nimetin yokluğunda da aklımızı, kalbimizi onunla meşgul etmemektir. Yani Yunus'un dediği gibi ‘ne varlığa sevinmek ne yokluğa yerinmek’tir. İnsan olmanın, kul olmanın gereğini yerine getirmektir. Varlıkta paylaşarak (çünkü şükür ancak böyle eda edilir), yoklukta kendimize yetmediğimizin bilinci içinde Allah'tan yardım umarak.

Yatağının yumuşaklığını gece ibadetine engel gören, üç gün üst üste arpa ekmeğiyle karnını doyurmayan, “dünya malını aklı olmayanlar biriktirir” diyen bir Peygamber’in ümmetiyiz. O’nun ahlakından uzaklaştıkça insanlığa verecek hiçbir mesajımız da olamayacağını bilmek lazım vesselam.

(Bu yazıdaki Efendimiz'le alakalı bütün rivayetler Prof. Dr. Yaşar Kandemir'in Şifa-i Şerif Şerhi kitabındandır.)