Bu Yol Nereye Çıkar

Etrafınızdaki konuşmalara, şikayet ve eleştirilere kulak verdiğinizde Müslümanların birbiriyle uğraşmaktan başka işi kalmamış gibi olduğunu görüyorsunuz. Çeşit çeşit yollara mensup olanlar bütün yolların nereye çıktığını göremeyecek kadar yakınlık körlüğüne uğramış bir şekilde sadece kendi yollarının doğru olduğunda ısrar ediyorlar. Haritaya bir bütün olarak bakmaya çalışanlar her bir yolun bize farklı manzaralar sunsa da aynı yere çıkacağını görüyor ve bunu dile getirince de o yolların her birinin üzerindekiler tarafından insanları yoldan saptırmakla suçlanıyorlar.

Elbette benim de kendim için tercih ettiğim bir yol var: "Allah'ın kitabının zahirine aykırı olmayacak tüm yorumlarına (doğal olarak içlerinden sadece biriyle amel edecek olsam da) saygı duymak ve Rasûlullah (sav)’ın sünneti kapsamında bize kadar ulaşan sahih bilginin imalinin iptalinden evla olduğunu bilip, bir bütün olarak her birini anlamaya çalışmak."

Elbette benim de Kur'ân ve sünnete yaklaşımlarını hoş görmediklerim, kendimce eleştirdiklerim, hatta mim koyduklarım var. Farklı yollardan gidenlere kendi yolunuzun en kestirme, en doğru, en kolay olduğunu söyleyebilirsiniz ama yolsuz olduklarını (dinden çıktıklarını, müşrik olduklarını) söyleyemezsiniz. Daha Peygamberimiz hayattayken ashabı arasında görüş, anlayış, yaşam tarzı ve uygulama farkları olmuş; O bunların hiçbirini (hatta münafıkları dahi) dışlamamış, kişiler kendilerini "Müslüman" olarak tanımladıkları sürece hepsini Müslüman kabul etmiş ve bizi de kimsenin kalbini yarıp içine bakamayacağımız konusunda ikaz etmiştir.

Tarihten bugüne vaaz ve sohbetlerinde, yazılı eserlerinde en ufak hatanın dahi insanı dinden çıkarabileceğini, şirke düşürebileceğini (tabii ki iyi niyetle) bastıra bastıra anlatan hocalar, şimdi Müslümanlar bir kez daha birbirlerinin/ birilerinin boğazını keserken mutlu olabiliyor musunuz? Acaba diyorum bu şiddetten sonra (tarihte de olduğu gibi) herkes aklını başına toplar da güçlerini yeniden bir medeniyet üretecek şekilde teksif eder mi?