Camilerin Sessiz Misafirleri

07 Eylül 2010
 
Müslümanların hayatında önemli bir yere sahip olan camiler, toplumun her kesiminden, her yaş ve seviyeden insanları bir araya getiren,  Allah'a kulluk bilincini kazandıran, batıl inanç ve hurafelerden arındırılmış doğru dinî bilgilerin ve ibadetlerin usulüne uygun olarak yerine getirilmesini sağlayan mekanlardır.
 
Hz. Peygamber döneminde cami ve cemaatten azami ölçüde yararlanan kadınlar, İslam topraklarının genişlemesi, Müslüman nüfusun çoğalmasıyla birlikte cami-cemaat ilişkisinde farklı düzenlemeler geliştirmişlerdir. İlk yıllarda sosyal hayatla ilgili hemen hemen her iş camide yapılırken toplumun gelişmesi, kurumların oluşturulmasıyla cami işlevi  sadece ibadete ait kılınmıştır. (1) Sünnete uygun olarak Recep ayından biraz oruç tutulur ama fazlası Şaban'a bırakılır. Çünkü rehber Hz. Peygamber öyle yapmıştır.
 
Oruçla hemhal olan beden ve kalp artık ramazana hazırdır. Ramazanın bir anlamı olsun, ramazanda ibadet ve kulluk en üst düzeye çıksın. Ve Ramazan ayı, rahmet ve merhametin nehirler olup oluk oluk aktığı ay. Bu rahmet denizinde yıkanmaya özen gösterilir. Hatta sadece yıkanılmaz gark olunur. Ramazanın son on günü de sünnet üzere itikafa girilir. Artık yer ve gök ile beraber ibadet edilmektedir. Sadece Yaratan ve kul vardır. Allah'a niyazlar edilir. Şükürler terk-i dünya üzerinden yapılır. Bir anlamda dünyadan vazgeçilip, ukbaya misafir olunur. Dünyaya bir müddet ara veren kul, Rabbin hazinelerinde diğer alemleri seyrana çıkar. Beden nur, erzak nur olunca bu hiç de zor olmaz, nurun ala nur olur.  Kandiller de bu dini neşvenin bütün toplumu kuşattığı zamanlardır. Kandilleşme İstanbul halkı için yarı bayramlaşma şeklinde geçer. (2)
 
Modernleşme, cami-kadın ilişkisini daha da gerilere götürmüştür. Geleneksel anlayış ve örneklerin uzağında yapılan yeni camilerde kadınlar, camilerin altında, arkasında bir odanın içinde cemaati görmekten uzak namaz kılmaktadırlar. Bunda modernleşmenin dini dışarıda tutan yapısı da etkili olmuştur diyebiliriz. Bir anlamda din ve ibadetlerin özel alanın içinde konumlandırılması,  kadının dini mekanlarda görünmez olmasını normalleştirmiştir.
 
Günümüzde ise kandil ve Ramazan ayına dair uygulamalarda ciddi değişimler olmuştur. Her ne kadar şehirdeki merkezi camilerde kadınlar vakit namazlarını ifa etseler de modernleşme, cami-kadın ilişkisini daha da gerilere götürmüştür. Geleneksel anlayış ve örneklerin uzağında yapılan yeni camilerde kadınlar, camilerin altında, arkasında bir odanın içinde cemaati görmekten uzak namaz kılmaktadırlar. Bunda modernleşmenin dini dışarıda tutan yapısı da etkili olmuştur diyebiliriz. Bir anlamda din ve ibadetlerin özel alanın içinde konumlandırılması,  kadının dini mekanlarda görünmez olmasını normalleştirmiştir. Son yıllarda ise mübarek günlerin kutlanmasında farklı uygulamalar görülmektedir. Medyada mevlit programları, Ramazanlarda iftar çadırları, kültür merkezlerinde kutlamalar bu uygulamalara dair örneklerin bir kaçıdır sadece.
 
Kadınların cami-Ramazan uygulaması ise yine teravihler ve Mevlid programlarını takip etmek şeklinde devam etmektedir. Bir farkla ki zenginleşmenin doğal sonucu olarak mübarek günlerde cami ziyaretleri de çoğalmaktadır. Ramazanın her günü şehir içinden ve dışından gelen ziyaretçilerin çoğu kadınlar olurken hafta sonu ziyaretler daha da yoğunlaşmakta ve her iki cinsi içine alacak şekilde genişlemektedir.   Son yıllarda cami ziyaretlerine üç aylardan da başlandığı görülmektedir. Sonuç olarak günümüzde mübarek günler ve Ramazan ayı,  cami-kadın aktivitesine olumlu katkı sağlamaktadır. Süreç kadının camide Cuma ve bayram namazı kılma imkanının geliştirilmesine doğru olumlu bir seyir izlemektedir diyebiliriz.
 
1)Müslüman İstanbullu için en kutsal ay olan ramazana hazırlık şeklindedir.  Sennur Sezer- Adnan Özyalçıner, Bir Zamanların İstanbulu, İnkilap yay., 2005, s. 268.
 
2)Kandilleşme kandil gecesi evlerde başlar, kandil sonrasında özellikle hanımlar arasında neredeyse bir hafta sürerdi. Kandil günü oruçlu geçirmek, o akşam için helva, lokma  yapmak konu-komşuya dağıtmak gelenekti. Kandil geceleri selatin camilerde mevlitler okunurdu. Tekkelerde de özel ayinlerle kutlanırdı. Sennur Sezer- Adnan Özyalçıner, Bir Zamanların İstanbulu, İnkilap yay., 2005,s. 268.