Çocuk İftarları

24 Haziran 2015

Bütün davranışlarımız gibi ibadetlerin de alışkanlıklarımızla yakın ilgisi vardır. Daha doğrusu, alışkanlıklarımız davranışlarımızı belirler; böyle olunca da çoğumuz alışkanlıklarımızın ördüğü bir hayat içinde ibadetlere ne kadar imkân kalırsa o kadar yaparız. Bunun farkında olan bilinçli ve iradeli insanlar kendilerini olumlu anlamda yeniden inşa etmek için verdikleri mücadelenin ne büyük bir kişisel gayret gerektirdiğini bilirler. Üstelik bizim alışkanlıklarımıza alışmış olan yakın çevremizin direnciyle de çarpışarak.

Alışkanlıkların büyük bölümü hayatın ilk yıllarında kazanılır. Uzmanlar yaklaşık olarak 6-12 yaş arasının temel alışkanlıkların kazanıldığı dönem olduğunu söylüyorlar. Bu durumda Efendimiz’in çocuklarımızı ibadetlere alıştırmak için bu yaşların önemine dikkat çekmesi ile birlikte, büyüklerimizin çocuk iftarlarına gösterdiği özeni de hatırlayınca her şey yerli yerine oturuyor.

Ramazan’da kapılarını gelen geçen herkese açan İstanbul konaklarında bazı iftarlar özel olarak çocuklara tahsis edilir, o akşamlarda büyükler küçüklere hizmet eder, böylece tuttuğu oruç sayesinde böylesine önemli bir mevkiye gelen küçükler bir taraftan önemsendiklerini hissederek büyük gibi davranmayı öğrenir; diğer taraftan da orucun onları bir yerden alıp başka bir yere getirdiğini daha dünyadayken görmüş olurlardı.

Benim küçük çevremde de evde oruçlu çocuk varsa ona mümkün olduğu kadar sevdiği şeylerle donatılmış ayrı bir küçük sofra hazırlanırdı. Çocukluğumuzda kendimizi önemli hissetmek için hiçbir çaba sarf etmek gerekmeyen doğum günlerini beklemek gerekmezdi. Oruç tuttuğumuz her günün akşamındaki popülerliğimiz, verdiğimiz emeğin küçük bir karşılığı olarak, günümüzün Batı taklidi kutlamalarından daha çok bizimdi.