Dünyada Cennet

Birisinin dünyayı cennet gibi yaşadığını duysanız gözünüzde nasıl bir hayat canlanır?

“Cennet gibi bir hayat”tan anladığınız nedir?

Yıllar önce bir tefsir hocamız “dünyada cennete gidemeyen ahirette de gidemeyecek” dediğinde ben de "dünyadaki cennet"i sizin gibi hayal ettiğimden olsa gerek ne demek istediğini hiç anlamamıştım. Yoksa Hoca da Protestanlıkta olduğu gibi dünya başarısını ahiretteki başarı için bir kriter olarak mı görüyordu?

Bütün bu soruların cevabı cenneti nasıl hayal ettiğinize bağlı. Hiçbir cennet hayalini dışarda bırakmaksızın...

Cennet bazılarımız için maddi refah ve lüksün doruk noktası, bazılarımız için bedensel hazlarda tavan yapma, bazılarımız için dünyada hayalini bile kuramayacağı meclislere konuk olma, diğer bazılarımız için dünya ölçülerinde bilinmesi mümkün olmayan evrensel sırlara vukûfiyet, bir başkası içinse sonsuz yükseliş olabilir…

Neyin hayalini kurarsanız kurun, cennetteki mutluluğun asıl sebebi oranın “korku ve üzüntü”nün olmayacağı bir yer olmasıdır. Bu durum ise dışınızdaki şartlara değil, tamamen aksine sadece ve sadece sizin dışınızdaki varoluşu nasıl algıladığınıza bağlıdır. Yani sizi üzen ve korkutan şeyler olaylar değil, o olaylara bakış açınız, onları nasıl yorumlayıp değerlendirdiğinizdir. Bir kişi ya da olay sizi “siz ne kadar üzülmek istiyorsanız” o kadar üzebilir. Bu durumda dünyada cennete ulaşmak dışımızdaki şartların değişmesine değil; o şartları algılayıp yorumlama biçimimize bağlıdır. Kişi iki gözlü, sıcacık hanesinde kendini cennette hissedebileceği gibi; koca koca kâşânelerde mutsuzluktan bunalıp cehennem hayatı yaşayanlar da bulunabilir.

Kimi zaman cennetteki kimi ödüllerin başkaları için bir mutsuzluk (haydi kıskançlık diyelim) sebebi olup olmayacağını merak edenler oluyor. Burada da cevap aynıdır kanımca.

Bizi mutsuz eden kıskançlıklarımız, sonsuz rekabet duygusu, tatmin olmak bilmeyen hırslarımız ise ve mutlu olmayı da kazanımlarımıza değil de elimizde olmayan verilere bağlıyorsak daha dünyadayken cennette gibi yaşamak bu şeytani tarafımızın baskılarından özgürleşmek değil midir? İnsan kardeşlerimizin mutluluğuna, gönencine, refahına, başarısına sevinebilsek; kıskançlığın dipsiz kuyularından kurtulabilsek dışımızdaki şartlar değişmese de dünyamız cennete dönmez mi?