Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Duygusal Bir Afet: Sevgi ve Nefrette Aşırılık



Çağımızın yükselen kavramlarından biri de “sevgi”. Herkes her yerde durmadan onun öneminden bahsediyor. Sevmek/sevilmek öyle ciddi ve hayati bir ihtiyaç ki hep yaptığımız gibi bu konuda da abartarak öbür uca kayıyor, itidali kaybediyoruz. Ne olursa olsun sevmeyi bir erdem zannetmeye başlıyoruz. (Kitab-ı Kerîm’inde Allah’ın sevdikleri kadar sevmediklerinden de bahsetmesine dikkatinizi çekerim.) Aslında aşırılık bir kişilik özelliği olduğundan aşırı insanların kızgınlığı da sevgisi de taraftarlığı da nefreti de hep çizginin ötesinde gerçekleşiyor.

Yaşadığımız sorunların büyük kısmında fanatizme varan ölçüsüz sevgi ve nefretin insanı götürdüğü akıl ve din dışı davranışları gözlemlemek mümkün. Duygusal aşırılık o kadar tehlikeli bir itici güç ki insanı yaratana ortaklar koşmaya bile götürebiliyor. Tanrıya koşulan ortaklar, insanların en sevdiklerinin içinden çıkıyor. Nitekim Hz. İsa’yı (as) “Allah’ın oğlu” diye niteleyenler ondan nefret edenler değil, onu çok sevenlerdi.

Onun için, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem sevgi ve kızgınlıkta ölçülü olmamızı tavsiye ederek insanların değişmesi durumunda önceden verdiğimiz aşırı tepkiler nedeniyle utanç duymamamız için bizi uyarıyor. Sevgide aşırıya gittiğimiz kişiden görebileceğimiz bir ihanetin ya da kızgınlığımızın nefrete dönüştüğü bir kişiden göreceğimiz iyiliğin bizi zor durumda bırakması ihtimali bir yana, bizzat kişiliğimiz bu duygusal aşırılıkların tesiriyle eğilip bükülecek ve istikametini kaybedecektir. Ayrıca kızgınlık ve kırgınlıklar pek çok kez haksızlığa sebep olur. Ya utancımızdan ya kırgınlığımızdan bu sefer biz haksızlık yaparız.

Hz. İbrahim (as) de İsmail’i (as) aşırı sevdi. Yüz yaşlarındayken verilmiş, üstelik de olağanüstü ahlaklı bir çocuktu İsmail (as) ve çok sevimliydi. Allah ne dedi?

Aşırı sevgi yok bizim dinimizde. İster çocuk olsun ister ana-baba, ister mürşidimiz olsun ister hocamız, ister kardeşimiz olsun ister eşimiz, ister evladımız olsun ister dostumuz fark etmez. Ölçülü seveceğiz, kusursuz görmeyeceğiz. Herkes kuldur ve her kul hata yapabilir, bunu bileceğiz.