Gittiğim çalışma gruplarından birinde katılımcıların tamamı genç ve iyi eğitimli dindar kızlar. Çoğunun akademik kariyeri devam ediyor. Çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. Birkaç dil biliyorlar. Zihni ve entelektüel düzey yüksek yani.
Birlikte Hazreti Peygamber’in hayatını eksen alarak genel İslam bilgisi ve sosyal sorunlarımıza İslam'ın bakışı gibi konularda sohbetler yapıyoruz. Bu sohbetlerden birinde konu İfk Hadisesi sebebiyle Hazreti Peygamber’in vahiy gelmediği zaman problemleri beşeri imkânlarla çözmeye çalışmasına geldi. Hazreti Aişe (r.anha)'ye atılan iftira sonrasında Peygamberimiz’in kendi imkânlarıyla küçük bir soruşturma yapmasından ve yakın aile fertlerine danışmasından Hz. Aişe (r.anha) adına rahatsız olmuşlardı. Arkadaşlardan biri "Peygamber de hata yapabilir ama. Sonuçta O da bir insan" deyince bütün peygamberlerde bulunan ortak vasıfları bilmediklerini anladım. Ki bu bilgi zarurat-ı diniyedendir ve sistematik bir din eğitiminde ilk öğrenilecek bilgiler arasındadır. Akaid ders kitaplarının ilk konularındandır.
[Bu vasıflar: İsmet [günahsızlık], Emanet [güvenilirlik], Sıdk [doğruluk], Fetanet [üstün bir akıl] ve Tebliğ [kendisine bildirilen her bilgiyi aktarma])
Bunları bilmiyorlardı. Ama yüksek düzeyde kelamî, tasavvufî meselelerle ilgileniyorlar ve onları kurcalayarak bugünün meselelerine çözümler üretmeye çalışıyorlardı.
Yaşadığım şaşkınlık yıllardır insanlarımızın bu ve benzeri durumlarına şahit olmuş bir vaiz olarak vardığım bir kanaati pekiştirdi. Dinle samimi olarak ilgilenen yetişkin bir kişi zihinsel gelişmişliğine paralel olarak dinin en yüksek mevzularına el atıyor ama eğer zamanında sistematik bir temel din eğitimi olsun almamışsa bu yolu titrek adımlarla yürümek zorunda kalıyor. Bir açının çıkış noktasındaki küçücük bir sapmanın açının kolları ilerledikçe büyük ölçekte uzaklaşmalara sebep olması gibi...
En iyisi her zaman en baştan başlamaktır. Bu her konuda böyledir. Ama din söz konusu olunca herkes her şeyi bildiğine o kadar emindir ki en baştan başlatamazsınız bir türlü.