Bugünlerde Hâkka Suresi üzerinde düşünüyorum. Hâkka hakikat demek. Ama surede bu kelime ile kast edilen kıyamet. Hakikatten bahseden, adı hakikat olan bir surenin var olması ve orada hakikat'in kıyamet yerine kullanılmasından daha çok ne bildirebilirdi ki bu dünyanın yalan; kıyamet ve sonrasının hakikat olduğunu?
Bu asıl hakikati inkâr edenler sayılıyor sonra: Semûd ve Âd kavimleri, Firavun ve ondan öncekiler... Hepsinin ortak noktası: Allah'ın elçilerine isyan etmeleri. (4-10. ayetler)
Sonra kıyamet kopuyor ve asıl hakikat vücut buluyor. (13-18. ayetler) Yalan ufalanıp giderken gerçek bütün haşmetiyle kuruluyor. Böyle baktığımızda kıyamet yalanların sona erip hakikatin meydan aldığı andır. Bütün uydurma düzenler sona ermiş her şey gerçek yerini bulmuştur. Hep gerçeğin yanında yer alan hakikat perestler için o gün bir dehşet günü değil, bir sevinç günüdür. Çünkü onlara hayatlarının tutanakları sağ taraflarından verilmiş ve onlar da "İşte benim kitabım!" diyerek iftiharla göstermektedirler. (19. ayet) Oradan alınıp asıl mutluluk diyarı olan cennetin yüksek mevkilerine yerleştirilir ve ikramlara boğulurlar. (21-23. ayetler)
Tam burada (Kur'an'da daha pek çok yerde olduğu gibi) Rabbimiz neyin neye karşılık olduğunu açıklıyor ve diyor ki: "Geçmiş günlerinizde yaptığınız güzel işlerden dolayı afiyetle, yiyin, için!" (24. ayet) Ayette "geçmiş günler" diye çevrilen "eyyamı hâliye" aslında "müsait /boş günler" demektir. Nitekim Elmalılı tefsirinde bunu vurgulayarak der ki: "..geçmiş günlerde, yâhud bugünkü derdin bulunmadığı, halin müsaid, başların sağ ve sâlim olduğu boş ve müsaid günlerde - ki Dünyada ölümden veya maraz ve ibtilâdan evvelki fırsat günleridir. Bunun da en güzeli gençlik hengâmıdır."
Hep dediğimiz gibi, aynı şartlara sahip, aynı eğitimi almış iki insan arasındaki farkı belirleyen şey, geniş zaman buldukları boş vakitlerinde neler yaptıklarıdır. Hayata yan yana başlayan iki insandan biri bir süre sonra yavaş yavaş hızını artırmışsa bakmamız gereken yer işlerinden artan zamanlarında neler yaptığıdır. Efendimiz de meşguliyetler bastırmadan önce eldeki boş zamanı bir fırsat olarak görmeyi tavsiye ederken bunu işaret etmiştir.
Zorunlu işlerimiz dışında bize kalan boş vakitlerimiz kendimizi inşa ettiğimiz anlardır. Dünyadaki yerimiz de ahiretteki mevkimiz de bu anları nasıl geçirdiğimize bağlıdır. Cennet meyveleri "eyyamı haliye"de yaptıklarımıza karşılıktır.
Bir de ömrünü yalan dünyaya hizmetle geçirenler var tabii. Onların gerçek dünyadaki halleri 25. ayetten itibaren anlatılıyor. Merak eden oraya baksın!