Güncel Hadis Meseleleri 13: Hadislerin sayısı hakkında aktarılan bilgiler nasıl anlaşılmalıdır?

Literatürde hadislerin sayısı ile ilgili birbirinden farklı rakamlarla karşılaşırız. Mesela “Ebû Hüreyre’den nakledilen hadis sayısı 5374, Hz. Âişe’den nakledilen ise 2210’dur” vb. ifadeler her bir sahabiden gelen hadislerin sayısını anlatır. Ahmed b. Hanbel’in Müsned adlı eserini 750 bin hadisten seçmeler yaparak telif ettiği veya Buhari’nin Sahih’ini 600 bin hadis arasından seçerek tasnif ettiği yönündeki veriler de hadis eseri müelliflerinin derledikleri hadis sayısına işaret eder. Bu verilerde oldukça yüksek rakamların olması dikkat çekicidir. Öte yandan, Sahih-i Buhari’de yer alan hadislerin sayısının 7 bin olduğu ancak tekrar eden hadisler çıkarıldığında bu eserde kalan hadis sayısının 2600 olacağı söylendiğinde, bir kaynak eserde yer alan hadis sayısından söz edilmiş olur; yüz binlerle ifade edilen hadis sayıları kaynak eserlerde binlere düşmeye başlar. Bu belirtilen alanların her birinde verilen sayıların ne ifade ettiğini anlayabilmek için hadislerin sayımında benimsenen yöntemi bilmek gereklidir. 

Her bir sahabi raviden kaç hadis nakledildiğine dair bilgi veren kaynaklar III./IX. asırda yaşamış Endülüslü bir hadis âlimi olan Baki b. Mahled’in Müsned adlı eserine dayanırlar. Günümüze ulaşmasa da bu eserde hadislerin hem sahabi ravilere göre hem de konularına göre ikili bir sistem halinde tasnif edilmiş olduğu bilinmektedir. Bu tasnif yönteminde her bir hadis metni, içerdiği konu çeşitliliğine göre kitabın içinde birkaç defa tekrar edilmiş olmalıdır. Bir başka deyişle, bir hadis metni birden fazla konu ile ilgili ise kaynaklarda birkaç farklı yerde tekrar eder ve nakledilen hadis sayısı artar. Bu nedenle Baki b. Mahled’e dayanarak sahabeden nakledilen hadis sayısını aktaran İbn Hazm ve İbnü’l-Cevzi gibi âlimler aslında tekrarlı hadis sayıları vermişlerdir. Mesela Baki b. Mahled’in Müsned’ine dayanılarak Ümmü Habibe’den (r.anha) 65 hadis nakledildiği kaydedilmiştir. Ancak Ümmü Habibe’nin hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerinden tekrar edilenler çıkarıldığında kendisinden 24 hadis nakledilmiş olduğu görülür.[1] Yine Baki b. Mahled’in Müsned’ine göre Ebû Hüreyre’den aktarılan hadis sayısı 5374 iken, bu sayı Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde tekrarsız 1579 hadis olarak tespit edilmiştir. Sahih-i Buhari’de Ebû Hüreyre’den aktarılan hadis sayısı 1137, Sahih-i Müslim’de ise 2375’dir. Sahabenin kaynaklarda yer alan hadis sayıları arasında, hadislerin tekrar etme durumuna bağlı olarak farklılıklar görülmektedir. 

Hadislerin sayım yöntemi hakkında mutlaka bilinmesi gereken bir husus vardır: Bu sayılar çoğu defa farklı birer hadis metnine işaret etmez. Metni aynı olduğu halde birden fazla senetle gelen hadisler sayılırken metinlere değil senetlere göre sayım yapılmıştır. Bu durumu bir örnekle şöyle açıklayabiliriz: Abdurrahman b. Mehdi (ö. 198), Muğire b. Şube’den mestler üzerine mesh etme hakkında 13 hadis nakledildiğini söylemektedir. Aslında bu hadislerin hepsinin konusu aynıdır ancak Muğire b. Şube’nin bu konudaki hadisi Abdurrrahman b. Mehdi’ye 13 ayrı isnatla ulaştığı için o, bu konuda 13 ayrı hadis geldiğini belirtmiştir. Dolayısıyla hadislerin sayısına dair verilen rakamlar, konular ve metinlerle ilgili olmayıp senet sayılarıyla ilgilidir. 

Hadis sayıları ile ilgili bir başka duruma daha işaret etmek gereklidir. Hz. Peygamber’in her bir hadisi çoğu zaman pek çok sahabi tarafından aktarılır. Öyle ki kendisinden en çok hadis nakledilen sahabi Ebû Hüreyre’nin tek başına naklettiği hadis sayısı bazı araştırmacıların tespitine göre 110, bazılarına göre ise sadece 42’dir.[2] Dolayısıyla her hadis pek çok sahabi tarafından nakledilince her bir sahabinin rivayeti ayrı birer hadis olarak sayılacaktır. Mesela tahiyyat duası Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Hz. Ömer, Hz. Âişe ve Ebû Musa el-Eş’ari tarafından aktarılmıştır. Her birinin rivayeti ayrı birer hadis olarak sayılmıştır. Nitekim rivayetleri arasında ufak tefek bazı kelime farklılıkları da vardır. “Kim benim söylemediğim bir sözü bana nispet ederse cehennemdeki yerine hazır olsun” hadisi ise bazı âlimlerin tespitine göre altmıştan fazla sahabi tarafından nakledilmiştir. Bu sahabiler arasında Enes b. Malik, Abdullah b. Mesud, Hz. Ali ve Ebû Hüreyre bulunmaktadır. Bu hadisi bir sonraki kuşakta Enes b. Malik’ten 25, Hz. Ali’den 15, Abdullah b. Mesud’dan 14, Ebû Hüreyre’den de 12 kişi nakletmiştir. Dolayısıyla ilgili hadisin tabiûn kuşağında sadece bu dört sahabiden gelen 66 tariki ortaya çıkmıştır. Hepsinin konusu aynı olmasına rağmen bu rivayetlerin her biri ayrı birer hadis olarak sayılır. Enes b. Malik’in aktardığı tek bir metin, bir sonraki kuşakta kendisinden menkul 25 hadis olarak sayılacaktır. Bu durumda kuşaklar ilerledikçe ister istemez hadis sayıları da artacaktır. Nihayet III./IX. asra gelindiğinde bir hadis âliminin 500 ya da 600 bin hadis derlediğini ifade etmiş olması şaşılacak bir durum olmayacaktır. Zira ellerinde aynı konuda farklı sahabilerden, her bir sahabinin de farklı öğrencileri tarafından aktarılmış, çeşitli yolları ile çok sayıda hadis bulunmaktaydı. Özellikle II./VIII. asrın ortalarından sonra hadis ravilerinin çok sayıda bölgeye yolculuk yapması ve hadislerin farklı senetlerini derlemesi nedeniyle hadis sayısı önemli ölçüde artmıştır. “Ameller niyetlere göredir” hadisini, genç tabiîler kuşağından Yahya b. Said el-Ensari’den (ö. 144) 300’den fazla ravi aktarmıştır. Böylelikle II./VIII. asrın sonlarına yaklaşıldığında sadece bu hadisin bir hadis âliminin elinde onlarca senedi olması gayet tabiidir. 

Temel hadis kaynaklarının kaleme alındığı III./IX. asırda, hadis âlimleri farklı senetler ile derledikleri binlerce hadis arasından en güvendikleri isnatlarla gelenleri seçerek, telif ettikleri eserlere aktarmışlardır. Ancak hadis kaynaklarının da önemli bir kısmında hadisler birçok farklı senetle aktarılır. Mesela Müslim, Sahih’in başında yer verdiği Cibril hadisini hem Hz. Ömer’den hem de Ebû Hüreyre’den aktarmış, bu iki sahabiden gelen farklı senetlere de yer vermiş, böylece aynı kıssa yedi ayrı hadis olarak Sahih-i Müslim’de yer almıştır. Müslim’de yer alan hadis sayısının 5300 civarında olması bu tekrarlardan kaynaklanmaktadır. 

Peki, Hz. Peygamber’e nispet edilen hadislerin toplam sayısı ile ilgili bir rakam vermek mümkün müdür? Aynı hadisin farklı geliş yolları ile birlikte düşünüldüğünde III./IX. asırda tekrarlı hadis sayısı 1,5 milyona ulaşmış görünmektedir. Ancak tekrarsız rivayet sayısının sahabe ve tabiûn sözleri de dahil olmak üzere 30 bini geçmeyeceği söylenebilir. Bu rivayetlerin de en fazla üçte birinin sahih olduğu ifade edilebilir. Süfyan-ı Sevrî ve Ahmed b. Hanbel gibi meşhur bazı hadis âlimleri, Hz. Peygamber’e ait hadis sayısının 4400 olduğunu ifade etmişlerdir. Ebû Bekir İbnü’l-Arabi 2000 ahkam hadisi olduğunu belirtmiştir. Sünnetin esasını 500 hadisin oluşturduğunu ifade eden İmam Şafii ise muhtemelen konu esaslı bir sayı dile getirmiştir. Dolayısıyla konu esaslı olarak sayım yapıldığında hadis sayısı az iken, metin esaslı sayım yapıldığında sayı artacaktır. Metinlerdeki ufak da olsa kelime farklılıkları dikkate alınırsa bu sayı tekrar artacaktır. Raviler ve rivayet yollarına/ isnatlara göre sayım yapıldığında ise hadis sayıları büyük oranlarda katlanarak çoğalmaktadır.

Dipnotlar:

1- Bu hususta bkz: Aynur Uraler, Peygamberimizin Hanımı Ümmü Habibe ve Rivayet Ettiği Hadisler, İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2017, s. 51-52.
2- Bu hususta bkz: Rıdvan Yarba, Sünnete Lafzi/Şekli Yaklaşım İddiaları Bağlamında Ebû Hüreyre’nin Sünnet Anlayışı, (Doktora tezi), Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana 2018, s. 104-105.


Not: Bu yazı, özellikle hadis, sünnet ve bu alanlarla doğrudan ilişkili diğer meselelerde Müslümanların istifade etmesi amacıyla Meridyen Derneği'nin ev sahipliğinde hayata geçirilen geniş perspektifli bir çalışmanın parçasıdır. Konu edinilen meseleler, alanlarında uzman isimlerin bir araya geldiği bir istişare grubunda tüm yönleriyle ele alındıktan sonra, her başlık müstakil olarak ilgili yazar tarafından telif edilmiştir. Çalışmaya şu isimler katkı sunmaktadır: Prof. Dr. Ahmet Yücel, Prof. Dr. Ayşe Esra Şahyar, Doç. Dr. Fatma Kızıl, Doç. Dr. Rahile Kızılkaya Yılmaz, Doç. Dr. Dilek Tekin ve Dr. Betül Yılmazörnek.