Yazara göre mitolojik peygamber tasavvuru, duygusal bir coşkunluk ve bunun neticesinde bir hayranlık durumunu ortaya çıkarmaktadır. Fakat bununla birlikte Hz. Peygamber'in davetinin ve örnek insan olma misyonunun üstünü örtmekte, hatta yazara göre Hz. Peygamber'i mitolojik bir figür haline getirip yaşamın dışarısında bırakmaktadır.
Mustafa İslâmoğlu'nun Üç Muhammed isimli eseri de bu farklı peygamber tasavvurlarını, ifrat-tefrit-denge ekseninde sorgulama çalışmasının bir ürünüdür. Yazar, "iki tasavvur bir gerçek" alt başlığını taşıyan eserinde "aşırı yüceltmeci peygamber tasavvuru" ve "indirgemeci peygamber tasavvuru" başlıkları altında, oldukça yaygın olan iki yaklaşımın eleştirisini yapmaktadır. Kitabın üçüncü kısmını teşkil eden "Kur'an'ın Peygamberi" başlığı altında ise yazar, "olması gereken" peygamber tasavvurunu, "gerçek" vasfıyla tasvir etmektedir.
Hz. Peygamber, her çağda tüm Müslümanlar için hem örnek bir insan modeli hem de bir muhabbet kapısı olagelmiştir. Bu "herkes tarafından sahiplenilme" durumu ise zamanla birbirinden çok farklı peygamber tasavvurlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
Aşırı yüceltmeci peygamber tasavvuru" başlığında, Hz. Peygamber'in hayatının mitolojik bir hüviyete büründürülmesinin örnekleri ve sakıncaları üzerinde etraflıca durulmaktadır. Yazara göre mitolojik peygamber tasavvuru, duygusal bir coşkunluk ve bunun neticesinde bir hayranlık durumunu ortaya çıkarmaktadır. Fakat bununla birlikte Hz. Peygamber'in davetinin ve örnek insan olma misyonunun üstünü örtmekte, hatta yazara göre Hz. Peygamber'i mitolojik bir figür haline getirip yaşamın dışarısında bırakmaktadır. Çünkü aşırı yüceltmeci yaklaşım, yalnızca Hz. Peygamber'in hayatıyla ilgili anlatılarda değil, O'ndan kalan izlere, emanetlere yaklaşımda da görünmekte ve O'nun getirdiği değerlere, sakalının bir teline gösterilen ihtimam kadar bile dikkat edilmemesine yol açmaktadır. Yazarın, aşırı yüceltmeci yaklaşıma yönelttiği eleştirilerin en temel sebebi de budur.
"İndirgemeci Peygamber Tasavvuru" başlığı altında ise Hz. Peygamber'i, yalnızca tarihsel bir vaka ve ilahi vahyin insanlara ulaştırılmasında aracı olan bir "vahiy postacısı" olarak değerlendiren yaklaşımın eleştirisi yapılmaktadır. Yazara göre bu yaklaşım, modern zamanlarda gelişim göstermiştir ve temelinde de modernizmin katı akılcılığı bulunmaktadır.
Eserde, aşırı yüceltmeci tasavvurun İslam tarihi içerisindeki temelleri de ele alınmıştır. Buna göre yazar, İslam literatüründe çok önemli yeri olan iki temel eseri (Kadı Iyaz'ın Şifaü'ş-şerif'i ve Celaleddin Süyuti'nin Hasaisü'l-kübra'sı) mercek altına almakta ve bu eserlerde yer alan bazı mantık ötesi hususların, aşırı yüceltmeci tasavvurun gelişmesine zemin hazırladığını iddia etmektedir.Bunun yanı sıra eserde, aşırı yüceltmeci yaklaşımın tarihsel temellerine de dikkat çekilmektedir. Buna göre bu yaklaşım, hem Cahiliye Araplarının "makul" olanın yerine "mahsus" olanı önemseyen düşünce yapılarıyla hem de Hıristiyanların Hz. İsa'ya olan yaklaşımlarıyla benzerlik göstermektedir. İslami ilkelerin ise bu iki yaklaşımla da mücadele ettiği ön plana çıkarılmaktadır. Ayrıca Hz. Peygamber'in de çeşitli davranışlarından ve sözlerinden örnekler verilerek bu yaklaşımın, O'nun tarafından da kesin bir biçimde reddedildiği vurgulanmaktadır.
Kitabın ikinci kısmını oluşturan "indirgemeci peygamber tasavvuru" başlığı altında ise Hz. Peygamber'i, yalnızca tarihsel bir vaka ve ilahi vahyin insanlara ulaştırılmasında aracı olan bir "vahiy postacısı" olarak değerlendiren yaklaşımın eleştirisi yapılmaktadır. Yazara göre bu yaklaşım, modern zamanlarda gelişim göstermiştir ve temelinde de modernizmin katı akılcılığı bulunmaktadır. Buna rağmen bu yaklaşıma tarihsel bir temel teşkil edebilecek durumlar da eserde dikkate alınmıştır. Buna göre indirgemeciliğin arka planında, bir Yahudilik temayülü olan aşağılama yer almaktadır. Ayrıca Hz. Peygamber'in üstün vasıflarının, gerek Mekke gerekse Medine dönemlerinde müşrikler, münafıklar ve Yahudiler tarafından (delilik, sihirbazlık, şairlik gibi) farklı durumlarla açıklanmaya çalışılması da indirgemecilikle bağlantılı olarak ele alınmaktadır. Yine bu grupların Hz. Peygamber'e yönelik hakaretleri de indirgemecilik ve aşağılamayla alakalı örnekler olarak değerlendirilmektedir.
Yazar, İslam tarihinde indirgemeci tasavvurun ise İbn Arabi ekolüyle yer etmeye başladığını belirtmekte ve İbn Arabi'nin Hz. Peygamber ve peygamberlik kurumu hakkındaki görüşlerini kritik etmektedir. Mustafa İslâmoğlu, indirgemeciliğin modern zamanlardaki görüntüsünün arka planında da pozitivizm ve rasyonalizmin yer aldığını ifade etmektedir.
İndirgemeci peygamber tasavvuru başlığının dikkat çeken bir başka yönü de son dönemlerde ciddi tartışmalara sebep olan sünnet ve hadis karşıtlığının veya İslam için tek referansın Kur'an olduğunu iddia eden yaklaşımların, bu başlık altında tartışılmasıdır. Yazarın sünnet ve hadis hakkındaki tanımlamaları ve mevcut tanımları değerlendiriş biçimi, oldukça dikkat çekici ve ufuk açıcıdır. İslâmoğlu, yine bu başlık altında Hind Kur'aniyyun akımının sünneti reddeden görüşlerini de eleştiriye tabi tutmaktadır.
İndirgemeci peygamber tasavvuru başlığındaki en dikkat çekici değerlendirmelerden biri de "üç disiplin ve üç ayrı peygamber tasavvuru" alt başlığında yer almaktadır. Yazar, bu noktada hadisçilerin ve fıkıhçıların peygamber tasavvurlarını incelemekte, ardından da mistik bir peygamber tasavvurunun sakıncalarını dile getirmektedir. Burada "nur-ı Muhammedi", "hakikat-i Muhammediyye" gibi tamlamaların, Hz. Peygamber'in insani varlığının ortadan kaldırılmasına sebep olduğu düşüncesini dile getirmektedir.
Mustafa İslâmoğlu'nun bu tasavvurların karşısına koyduğu tez ise "Kur'an'ın peygamberi" başlığını taşımaktadır. Bu noktada İslâmoğlu, Hz. Peygamber'i Kur'an'da anlatılan vasıfları ve görevleri ekseninde bir tanıma ve tanıtma yolunun tercih edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu noktada O'nun beşeriyeti, risaleti, güzel ahlakı, âlemlere rahmet olması ve örnek olma fonksiyonu öne çıkarılmakta ve ilahi vahyi insanlara taşıma noktasındaki tutum ve davranışlarının üzerinde durulmaktadır.
Mustafa İslâmoğlu, Hz. Peygamber'i Kur'an'da anlatılan vasıfları ve görevleri ekseninde bir tanıma ve tanıtma yolunun tercih edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu noktada O'nun beşeriyeti, risaleti, güzel ahlakı, âlemlere rahmet olması ve örnek olma fonksiyonu öne çıkarılmaktadır.
Özetle, birçok tartışmalı konuyu inceleyen ve yayınlandığı dönemde bizzat kendisi etrafında da birçok tartışmaların yapıldığı bu önemli eser, yetkin bir ismin Hz. Peygamber'in nasıl algılanması ve algılanmaması gerektiği hakkındaki tezlerini içermektedir. Üç Muhammed, incelenmesi ve sorgulanması gereken birçok meseleye Mustafa İslâmoğlu'nun bakışını yansıtmakla kalmamakta, kitapta ele alınan problemlere ve İslâmoğlu'nun tezlerine dair de okuyucuyu düşünsel bir sorgulamaya yönlendirmektedir.İslâmoğlu'nun çerçevesini çizdiği peygamber algısının bir başka boyutu ise Hz. Peygamber'in yaşantısı, davranışları ve sözleri ile Kur'an ilkeleri arasında bir birlikteliğin var olduğunun dikkate alınması gerektiğidir. Buna göre yazar, Hz. Peygamber'in şahsiyetinin, Kur'an ilkeleri çerçevesinde bizzat Allah tarafından oluşturulduğu düşüncesine önem verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu noktada da Kur'an'da Hz. Peygamber'e verilen talimatlar, önem kazanmaktadır. Yazara göre bu talimatlar dolayısıyla Hz. Peygamber'in gerçek şahsiyetine dair değerlendirmeler yapmak, daha isabetli bir peygamber algısına gitmenin yolunu açacaktır.
Kitabın Künyesi:
Adı: Üç Muhammed / İki Tasavvur Bir Gerçek
Yazar: Mustafa İslâmoğlu
Yayınevi: Düşün Yayıncılık
Yayın Yılı: 2000
Sayfa: 352