"Safa geldin ya Şehr-i Ramazan! Hem bu sene inşallah bize safalar büyük safalar getirdin.
...
Merhaba ey mübarek mâh-ı gufran! Merhaba ey zavallıların, ümitsizlerin, fukaranın, biçaregânın gönlüne tesliyet, yüzlerce milyon ehl-i imana mağfiret tebşir eden mukaddes şehr! Yılda bir defa, yalnız otuz gün süren müsaferetin bizim için ayrıca mûcib-i meserret oluyor.
Büyük küçük cümle muvahhidinin kalbinde bizim için, hayli vakittir mazlum ve mağdur olan İslam âlemi için zaferler, haberler, müjdeler getirdiğine dair kavî bir iman var.
Bak bugün, fevç fevç camilere, Fatihlerin, peygamber-i zişana halef olmuş muazzam muhteşem hakanların yadigarı ulu mabetlere koşan halk seni nasıl tes'îd ediyor. Yek-dil ve yek-zeban olarak, bak senden neler, neler diliyor ve bekliyor!
Nezd-i rabbül- âleminde onlar için şefaat et, ta ki hayırlı bir bayrama erişip mesut bir ıyd edelim!
Merhaba ya Şehr-i Ramazan, merhaba! Ey imana kuvvet veren, gönüllerden kederleri silip götüren, ati için ümitler bahşeden ulvi, kutsi, samimİ ay! Her günün bir yevm-i zafer, her saatin bir saat-ı sürûr, bayramın bir ıyd-ı pür-gurûr olsun!
...
Safa geldin! Neşen, bereketin, ferahın ile geldin. Yine neşe, bereket, ferah ve saadet bırakarak gideceksin. Seni bu sene bundan emin olarak karşılıyoruz, ey ayların mübareği, ey Şehr-i Ramazan!"
(Ercüment Ekrem Talu, İkdam, 1 Ramazan 1339/10 Mayıs 1921)