Hz. Peygamber'in Gerçekleştirdiği Toplum Yapısı ve Özellikleri

26 Eylül 2009

A. Dini Özellikler: 

1. İnanç: Hz. Peygamber risaletle görevlendirilmesinden itibaren insanların inançlarını düzeltmek ve onları putlardan uzaklaştırmak için çalışmıştır. Putperestler sadece Allah'a ortak koşmakla kalmamışlar, ilah seviyesine yükselttikleri putlarını hem ibadetlerine hem de günlük hayatlarına sokmuşlardır. Bundan dolayıdır ki; Rasûlullah, İslam'a giren herkesin Kelime-i Tevhid getirmek suretiyle şirkten uzaklaşmasını, sadece Allah'a ibadet ve O'na dua etmesini bildirmiş; fal oku çekmeyi, sihir yapmayı, bazı şeyleri uğursuz saymayı, Allah'tan başkası için kurban kesmeyi, putlar üzerine yemin etmeyi, kader konusunda tartışmayı  yasaklamıştır. Yine Hz. Peygamber Allah'a güvenmeyi ve ondan yardım talep etmeyi istemiştir. Nitekim hicret esnasında kendilerini takip eden müşriklerin Sevr mağarasına gelmeleri üzerine endişeye kapılan Ebû Bekir'e Rasûlullah "Korkma! Allah bizimle beraberdir."

Hz. Peygamber döneminde eğitim ve öğretim Kur'ân ve sünnet eğitimi ile başlamıştır. Nitekim Rasûlullah "Sizin en hayırlınız, Kur'ân'ı öğrenen ve öğretendir."buyurmuştur. Yine Rasûlullah: "Sizden biriniz kendi nefsi için istediğini din kardeşi için istemedikçe gerçek mümin olamaz." buyurarak  toplumda herkesin sorumluluk duygusu içinde hareket etmesi gerektiğini ifade etmiş, bilhassa toplumdaki idarecilere: "Her kim Benim ümmetime karşı çıkar, iyisini, kötüsünü vurur, mümininden çekinmez, ahit sahibine verdiği sözü yerine getirmezse o Benden değildir, Ben de ondan değilim." Müslümanların Medine'ye hicret etmesiyle değişim burada da kendisini gösterdi. Daha çok tanıma dayalı bir ekonomiye sahip olan Medine'de, Ebû Bekir, Ömer, Osman b. Affan, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Zübeyr b. Avam gibi Müslümanlar birer tacir olarak buranın ticari hayatına hız kazandırdılar.

Medine'ye hicretin ilk günlerinde bilhassa Muhacirleri ekonomik sıkıntıdan Ensarın misafirperverliği kurtarmış, daha sonra Muhacirler de Ensarın yardımına ihtiyaç duymayacak şekilde çalışmışlar, ekonomik açıdan durumlarını düzeltmişlerdir. Müslümanların ekonomik sıkıntıları Hendek Harbine kadar devam etti. Bu dönemde Müslümanların verdikleri zekatlar fakirler lehine ekonomik dengeyi sağlıyordu. Hudeybiye andlaşmasından ve Hayber'in fethinden sonra ise iktisadi bir rahatlama olmuştur. Hatta bu rahatlamanın sonucunda bazı sahabiler, varislerine mal bırakabilecek kadar zenginleşmişlerdir.


Rasûlullah: "Sizden biriniz kendi nefsi için istediğini din kardeşi için istemedikçe gerçek mümin olamaz." buyurarak  toplumda herkesin sorumluluk duygusu içinde hareket etmesi gerektiğini ifade etmiş.

Medine'nin ekonomisi ziraata dayalı idi. Hurma, üzüm, arpa, buğday ilk sırayı almakta idi. Hicret sonrasında cihad sebebiyle ziraatın zarar görmemesi için aile fertleri seferlere münavebe ile katılırlardı. Nitekim Sad b. Ubade bir yıl cihada kendisi çıkarken, ertesi yıl oğlunu gönderiyordu. Rasûlullah toprakları asla boş durdurmamış; "Kimin yeri varsa onu eksin, kendisi ekmezse onu din kardeşine ektirsin. buyurmuştur. Kadınların ticari faaliyette bulunmasına engel olmamıştır, Nitekim Kayle el- Enmariyye, Esma bint Muharribe Müleyke bu dönemin tüccar kadınlarındandır.

Hz. Peygamber kazancın helal olmasını tavsiye etmiş, haram olan şeylerin alışverişini yasaklamıştır. İnsanların aldatılmasını hoş görmeyen Rasûlullah üstü kuru, altı ıslak olan buğday görünce, "İnsanları kandırmak için üstünü yüzleyen bizden değildir."(1) buyurmuştur. Yine Rasûlullah alışverişte boş söz ve yeminden sakınılmasını, peşin alınmayan alışverişlerde şahitli yazılı vesika tanzim edilmesini emretmiştir. Alışverişlerde tarafların birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyer olduklarını, yönetiminden aciz olan kimselerin uhdesine mal verilmemesi gerektiğini ifade eden Rasûlullah, başkalarının mallarına tecavüz edilmemesini emretmiş, el emeğinin dışındaki rüşvet, faiz ve karaborsa yoluyla elde edilen haksız kazancı şiddetle yasaklamıştır. Yetimin malına dikkat edilmesi emredilirken mirasta kadın ve erkek arasındaki dengeyi korumak için tarafların hukuka riayet etmeleri istenmiştir. Rasûlullah ticaretin dürüst yapılmasını sağlamak için dini bilen, bildiği ile amel eden, yumuşak sözlü, güler yüzlü, iffet sahibi, sözü tesirli kimseleri muhtesib (zabıta) olarak tayin etmiştir. Rasûlullah, toplumun ticari hayatının gelişmesi için sanatkarların her çeşidine ihtiyaç olduğunu beyan etmiş, komisyonculuk, terzilik, demircilik, marangozluk, duvarcılık, kasaplık, debbağlık (deri işlemeciliği) başta olmak üzere, berberlik, ebelik, hemşirelik, doktorluk, sünnetçilik, ekmekçilik vd. mesleklerin toplumda fiilen icra edilmesinden memnuniyet duymuş; cahiliye döneminde var olan ve insan için hayatı ehemmiyet taşıyan hiçbir mesleği yasaklamamış, ancak her işin sahtesinden insanları sakındırmıştır. Rasûlullah döneminde çarşı ve pazarlarda kadınların ne ticari ne de mesleki faaliyetleri engellenmiştir.


1) Buharî, Salat 33; Müslim, İmaret; Tirmizî, Fiten 25.