Hz. Peygamber'in Terbiyesinde Yetişen Çocuklar

26 Eylül 2009

Hz. Peygamber, bir sefere çıkacağında da en son Hz. Fatıma'ya uğrar, dönüşünde ise ilk olarak onu ziyaret eder ve öperdi. Sefer dönüşlerinde ailesinin çocukları tarafından karşılanan Hz. Peygamber, uzağında kalan çocuklarını da hep soruşturmuş, takip etmişti. Mesela; Hz. Rukiyye, kocası Hz. Osman ile Habeşistan'a hicret ettiğinde bir ara haberleri kesilmişti. O zaman Hz. Peygamber çıkar, o taraflardan gelenlere haberlerini sorardı.

Bir defasında Hz. Fatıma hastalanmıştı da Ma'kil b. Yesar'i yanına alarak ziyaretine gitmişti.(9) Ev içi huzursuzluk anlarında da Hz. Peygamber çocuklarının yanında olurdu. Bir ara Hz. Fatıma ile Hz. Ali'nin arasında bir kırgınlık belirmişti de Hz. Peygamber araya girip onları barıştırmıştı.

Kederli anlardan biri de ölüm olaylarında yaşanır. O zamanlarda da Hz. Peygamber çocuklarının yani başındadır. Hz. Rukiyye öldüğünde Hz. Peygamber kabrin yanına oturmuştu. Hz. Fatıma da yanındaydı, ağlıyordu. Hz. Peygamber ise bir bez parçası ile Hz. Fatıma'nın gözyaşlarını siliyordu.(10) Diğer bir ölüm olayında Hz. Peygamber can çekişen küçük bir kızını alıp bağrına basmış, çocuk önünde can verince de ağlamıştı.(11) Hz. Ümmü Külsüm defnedilirken ise toprak atarak aralıkların kapatılmasını emrediyor ve söyle buyuruyordu: "Bunun bir yararı yok. Ama geride kalanların gönlünü hoş eder!"(12) Hz. Peygamber'in çocuklarına bir alakası ise onları çeşitli durumlarda koruma şeklinde olmuştur. Mesela; kızlarını evlendirirken hem damat seçiminde, hem mihir tesbiti ve güzel bir düğün yaptırmada, hem de kumalı evliliğe rıza göstermemede bir baba olarak çocuklarını koruması söz konusudur. Şöyle ki, Hz. Peygamber Hz. Fatıma'ya ayrı ayrı talib olan Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'e, küçüklüğünü söyleyerek müsbet cevap vermemiş, Hz. Ali ile evlendirince de mihir tesbitinde ve gerdek öncesinde çok yakından alakadar olmuştu. O zaman Hz. Fatıma'ya da söyle demişti: "Fatıma! Vallahi seni onların en alimi, en ağırbaşlı ve akıllısı ve en önce Müslüman olanı ile evlendirdim!" Yine bu cümleden olarak Hz. Peygamber kızları hususunda çok kıskanç davranır, kızlarını kuma üzerine evlendirmediği gibi evli kızlarının üzerine kuma getirilmesine de şiddetle karşı çıkardı. Bu hususta yani kızların üzerine ikinci bir evlilik yapmayacaklarına dair damatlarından söz aldığı nakledilmektedir. Bu sebeple Hz. Peygamber verdiği sözde durup kızının üzerine ikinci bir evlilik yapmayan Ebû'l-As'ı övgü ile yad ederken Hz. Fatıma'nın üzerine kuma getirmek isteyen Hz. Ali'ye şiddetle karşı çıkabilmiştir.

Hz. Peygamber, çocuk ve torunlarının maddi ve manevi eğitimiyle de ilgilenir, onlara, dünya ve ahiret mutluluklarını sağlamaya yönelik irşadlarda bulunurdu. Zekat hurmalarıyla alakalı bir olay meşhurdur. Hz. Hasan, bir gün zekat hurmalarından birini ağzına atmıştı da Hz. Peygamber hemen onu ağzından çıkartmış ve; "Bilmiyor musun, Âl-i Muhammed, zekat mali yiyemez." buyurmuştu.(13) Mekke'de bisetin ilk yıllarında cereyan eden meşhur "inzar" olayında Hz. Fatıma'ya da hitap vardır: "Muhammed'in kızı Fatıma! Malımdan dilediğini benden iste. Ben seni Allah'a karşı hiçbir şeyden müstağni kılamam!" Hz. Peygamber, böylece dinin hükümleri karşısında çocuklarının, diğer Müslümanlardan bir ayrıcalıklarının olmadığını da öğretmiş oluyordu. O'nun bu hususa zaman zaman dikkat çektiği görülmektedir.

Hz. Peygamber'in bu sevgi tezahürleri bazı sahabilerinin dikkatini çekiyordu. el-Akra' b. Habis Hz. Peygamber'i, Hz. Hasan'ı öperken görmüştü de; "Doğrusu benim 10 çocuğum var, hiçbirini öpmemişimdir!" demiş, Hz. Peygamber de şöyle mukabelede bulunmuştu: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez."

Hz. Peygamber'in çocuklarını irşadlarında namaz ve zühd üzerinde çok durduğu görülmektedir. Enes Hz. Peygamber'in sabah namazına çıkarken altı ay Hz. Fatıma'nın kapısına uğrayıp onları namaza çağırdığını bildirmektedir. Hz. Peygamber onların kapılarını gece namazına kalkmaları için de çalardı. Diğer taraftan Hz. Peygamber, el değirmenini çevirmekten şikayet edip kendisine bir hizmetçi verilmesini isteyen Hz. Fatıma'ya hizmetçi verme yerine, yatmadan önce tesbihat okumasını tavsiye etmişti.(14)

Hz. Peygamber'in çocuk ve torunlarıyla münasebetinde dikkat çeken bir husus da, onlar arasında ayrım yapmamaya, onlara eşit davranmaya özen göstermesidir. Bu hususta şu olayı zikredebiliriz: Bir gün Hz. Peygamber Hz. Fatıma'nın evine gitmişti. O esnada Hz. Ali uyuyordu. Derken Hz. Hüseyin içecek bir şey istemiş, Hz. Peygamber de bir koyun sağmaya yönelmiş. O zaman Hz. Hasan yanına gelmiş, ama Hz. Peygamber sağdığını ona vermemişti. Bunun üzerine Hz. Fatıma, Hz. Hüseyin'i mi daha çok sevdiğini sormuş, Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştu: "Hayır, o ondan önce içecek istemişti." Tabiatıyla bu bütün çocukları aynı derecede sevdiğini ifade etmez. Bazı çocukları diğerlerinden daha çok sevdiğini belirten haberler vardır. Bunda ilk çocuk olma, o esnadaki en küçük çocuk olma, bazı kabiliyetlere sahip olma gibi sebepler etkili olmuş olmalıdır.

Hz. Peygamber, kendisine hediye gelen bir gerdanlığı; "Bunu ailemden en çok sevdiğime vereceğim!" demiş, sonra onu torunu Umame'ye vermiştir. Her halde bu olayın meydana geldiği zamanda Umame ailenin en küçüğüydü. Hz. Hasan'a bütün çocuklardan fazla gösterdiği müsamaha ve sevginin sebebinin, onun ilerde Hz. Peygamber'in çocuk ve torunlarına muamelesi hakkında söylenen hususları, onların Hz. Peygamber'le alakalı hatıraları da teyid etmektedir.


1) Müslim, Fedail, 62(4/1807).

2) Buharî, Salat, 106(1/131); Müslim, Mesacid, 41(1/385); Nesaî, Mesacid, 19 (2/45-46); Müsned, 5/295,303;İbn Sa´d, 8/39.

3) Müsned, 2/513.

4) Müsned, 2/279.

5) Müsned,2/440. 

6) Nesaî, Cuma, 30 (31108).

7) Ebû Davud, Edeb, 144 (4/355).

8) Buharî, Libas 60 (7/55).

9) Müsned,5/26.

10) Müsned, 1/335;İbn Sa´d, 8/37.

11) Nesaî, Cenaiz, 13(4/12).

12) Müsned,5/254.

13) Buharî, Zekat, 60 (2/135)

14) Buharî, Fedailu´l-Ashab, 9 (4/208); Müslim, Zikr, 80, 81 (4/2091-2092).