İlk Ayetler: İlk Eleştiriler

Vahyin ilk günlerinden itibaren alaydan başlayıp işkenceye varan tepkiler gösteren müşrikler bu ayetlerde nasıl ele alınmıştı acaba? Allah Teâlâ bu haddini bilmez kullarının hangi vasıflarını yermişti?

İlk surelere baktığımızda eleştiri konularının şu başlıklar altında toplandığını görüyoruz:

Kendi aklını, bilgisini yeterli görüp herhangi bir yol göstermeye ihtiyaçları olmadığını düşünmeleri; hakkı yalan saymaları; namaza ve her türlü hayra engel olmaya kalkmaları; mala düşkün olup yoksulların doyurulmasını teşvik etmemeleri; yetime ikram etmemeleri; sınır tanımayan azgınlıkları; gammaz, söz taşıyan, şerefsiz, değersiz, kaba, cimri ve devamlı yakınma gibi kişilik özellikleri; kızlarını diri diri gömmeleri; Peygamber’e mecnun, Kur'ân'a da şeytan sözü demeleri; günaha dadanmaları ve batıl sözlere dalanlarla birlikte dalmaları... (Alak, Kalem, Müzzemmil, Müddessir, Tekvir, Leyl, Fecr)

Gördüğümüz gibi bu tespitlerde ahlaki karakterle iman arasında bir etkileşim söz konusu.

Bu yapıdaki bir insan iman edemiyor; çünkü iman etmek, kişinin kendi üstünde bir otoritenin doğruyu ve yanlışı kendisine bildirmesini, onun da ona uymayı kabul etmesi demek.

Bağy, teraf, istikbar gibi ahlaki kusurlar insanların inançlarını etkilediği için Kur’ân’da çok işlenmiştir. Azgın, kural ve sınır tanımayan, ayıp nedir, günah nedir bilmeyen birinin iman etmekte nasıl zorlanacağını anlatıyor bize bu ayetler.

İşte bu nedenlerle sağlam bir iman, güzel bir ahlakın üstüne oturur.

Ahlaktan kastımız ise adab-ı muaşeret kuralları değildir. Bugün maalesef ikisi birbirine karıştırılıyor. Adam son derece görgülü biri olabilir. Ama aynı kişi zalim, bencil, hırslı, azgınsa ahlaksızdır. Görece kaba sayılabilecek bir köylü ahlaklı olabilecekken, şehirli bir salon adamı son derece ahlaksız olabilir.

Rabbimiz koyduğu ilkelerle kendimize ve etrafımıza bakışımızı yüzeysellikten kurtarıp işte böyle derinleştirmiştir.