İnsanlara Kendilerini Nasıl Hissettirirsiniz?

Derler ki insanlar sizinle neler konuştuklarını, hatta neler yaşadıklarını unutabilirler, ama onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlarmış.

İnsanlara kendilerini değerli hissettirdiğimiz zaman, bizim değerimizin azalacağını mı düşünürüz ki kendilerini yetersiz, zayıf, beceriksiz, çaresiz hissetmelerine neden olacak şekilde davranırız? Kendimiz hakkındaki kanaatlerimiz bu kadar mı düşüktür ki yeni tanıştığımız birinin sosyal konumunu hemen kendimizden aşağıda hayal etmek isteriz?

Bugün başıma bana bu soruları düşündüren bir olay geldi de sonra Peygamberimiz’in bütün ashabına "en çok kendilerini sevdiğini" zannetmelerine neden olacak denli değer vererek davrandığını hatırladım.

Peygamberimiz onlara kendilerini önemli ve kendisine yakın hissettirince onlar nazarındaki saygınlığının zayıflayacağından korkmadı mı? Tabii ki hayır. Çünkü O, değerini arkasında oturduğu bir masadan değil, doğrudan Allah katındaki mevkiinden almaktaydı. 

İnsanları yönetmek ve onları verimli bir şekilde çalıştırmak bu işin tekniklerini uygulamanın yanında gerçekten saygı duyulacak bir karaktere sahip olmakla mümkündür ancak. Çünkü tekniğe hayat verecek olan karakterdir.

Evlatlarımızın, öğrencilerimizin, emrimiz altında çalışanların, kısaca her ne pozisyonda olursa olsun yönettiğimiz insanların bize yüreklerinden gelen bir saygıyla bağlı olmaları bizimle birlikte olmanın onlara kendilerini nasıl hissettirdiğine bağlı olduğunu hep hatırlasak keşke. Ve keşke bir insanla ilk karşılaşmada onun da saygıyı hak edebilecek biri olabileceğini bir ihtimal olarak da olsa aklımızda tutsak da onu hak ettiği saygıyı görebilmek için kim olduğunu hatırlatmasına mecbur etmesek.