-kalem’e ve yazılanlara-
Bırak söylentileri. Vahye, Allah’ın hayat söylemine aç kalbini.
Dinle!
Üstün bir karaktere ve hayat tarzına sahip senin Peygamberin. Önderin olan o insan.
Başından beri arı duru bir hayat. Kirlenmemiş. Dedikoudusuz. Magazinsiz. Dürüstlükle meşhur. Kötülüğe çekingen. İyiliğe atılgan. Toplumsal duyarlılığı olan. Bencillikten uzak. Fedakar. Merhametinden marazlı. Şefkati uçsuz bucaksız bir insanlık önderi.
Üstün bir ahlak; üstün ilkeler, ilkelerle terbiye edilmiş bir huy ve yaşayışı var.
“Deli/akıl dışı bir tutum içinde/dogmacı değil senin Peygamberin… Rabbinin nimeti; ilahî kalemin sözleri, o kelamın/sözlerin gösterdiği öz sayesinde. Aklını Yüce Akla yaslaması, Yaratan Allah’tan akıl alması, aklını iyilikte ve güzellikte, hakta ve adalette kullanması sayesinde.
Sen de deli olma. Aklını fark et ve hakikatli ol. Yüce akla yaslan. Akıl akıla yaşamayı bil Yaratanınla. O’nun verdiği aklı, O’ndan akıl alarak kullan. Sana akıl verenlerin hepsini –ki buna kendin, nefsin de dahildir- bu yüksek mantık süzgecinden eleyerek al ya da alma. İşte temyiz/iyiyi kötüden ayırd etme gücüyle Furkan’ın varken yanında, akılsızmış gibi başka herkese akıl danışma. Danışılabilecek, olmadı kendi hayatı için güzel yollar çözümler üretebilecek bir aklının olduğunu hatırla. Din; sormak, hiç düşünmeksizin sürekli sorup durmak değildir. Aksine din; düşünmek ve sorularının cevabını özkaynaklarından verebilmektir. Fıtratın ve o saf ilkelliğinin mükemmel hali; Kitabın var! Unutma!
“Nun’a ve kalemle yazılanlara... sen deli değilsin. Üstün bir ahlak, hayat tarzı üzeresin…”
Görmelisin sen ve bütün dünya görmeli kimmiş aklın yolunu tutan, kimmiş akılcı olmadan akıllı olabilen…
Vahiy, aklı iptal eden değil, bilakis aklı kendisini anlamaya çağıran Yüce akıldır.
Ne var ki pek çok zaman Yüce akla/vahye duygusal yaklaştın ve aklınla ondan ikna olmayı değil, tahkiksiz, derinlemesine bir hikmet araması-sorması olmaksızın ön kabullerle, körü körüneliklerle yaşamayı tercih ettin. Halbuki din adına bu kadar dışladığın aklın da son tahlilde Allah vergisi, farklı bir vahiy/armağandır. Aklı olana gönderilmiş bir kitaptır üstelik. Oysa ki din adına veya değil, bilginin doğruluğunu ve yanlışlığını, bilginin hakikate göre eleştirisini eleştirel akılla anlayacak, alacak veya reddedecektin.
İlk olarak temel ilkelere ve insan aklı ve mantığına göre şekillenen ve huzurlu bir yaşam pratiğine dönüşen din, süreç içerisinde, kimi zamanlar, insan aklı ve mantığı adeta iptal edilerek, her çağda değişen şartlar dikkate alınarak, değişmeyen öz çerçevesinde yeniden anlamaya çalışılmadığında, hayatı ve insanı sıkıntıya düşüren bir kalıba, tekrara, hatta yaşanamazlığa da dönüşmüş olduğuna sen de tanıksın. Tarihin de tanık.
Müslüman dünyanın dine dayandırarak yapageldiği pek çok uygulamanın “akıldan yoksun imajını, görüntüsünü” vermesi sana bana, biz Müslümanlara ait bir eksikliktir.
Kitâb’ın tam. Sen eksiksin. Seni tamamlamak için var bu Kitap!
Vahyi bahane ederek aklın yolundan sapma! Aklı bahane ederek vahyin yolundan sapanlar gibi.
İşte en güzel kalemden süzülenler.
İşte o süzülmüş, seçkin hayatı yaşayışıyla ortaya koyan kahramanın: üstün ahlaklı örneğin…
Onun önderliği senin öncülüğün anlamına gelecektir. İnsan olmak ve insan kalmak önceliğin anlamına…
Vazgeç sapkınların hayatına özenmekten. Uyma, benzeme onlara, düşüp kalkma onlarla, etkilenme Kalem suresinde belirtilen karaktersizliklerden.
Suredeki “bahçe sahipleri” gibi de olma aman. Varlığını saklayıp paylaşmamak müslümanlık olamaz. Suredeki varlık örneği; yemyeşil ve her yerinden meyveli, her vakit bereketli bir bahçedir. Senin varlığın ne ise senin bahçen odur. Güç ve iktidar bir bahçedir. Halkın mutlu mesut yaşamı oynayabileceği mutlu bir bahçe olma istidadındadır. Statü, kariyer, mevki çeşit çeşit bağlardır. İnsanlığı yararlandırabileceğin ve insanlığın daha iyi, daha mutlu yaşayabilmesi için binbir çeşit üretimlerde bulunabileceğin verimli toprakların...
Kalbin, gönlün ne de güzel ırmaklı bahçendir. Yeteneklerin sonra; her biri ayrı meyve veren ağaçların. İşin, mesleğin, evin, araban, paran pulun…ne ise varlığın sana verilmiş bir bahçedir.
Kalemin, fırçan bir bahçedir. Hakikati yazarak, gerçeği çizerek paylaşırsın orada insanlıkla…
Dünya başlı başına bir bahçedir. Ahirette cennet de… Dünyanı da paylaş. Cennetini de maddi varlıklarını da manevi huzurunu da…
Sakın o bahçe sahipleri gibi sende olanı sakınma onun yoksulu olanlardan.
Varını, var olup olmadığını yokluyor Allah paylaşmakla. Var mısın diyor bu iyilik paydasında.
Varı paylaşmak yoklukla savaşmaktır. Paylaşmamak yalnızlık ve yoksulluktur. Bil.