Kalem Suresinden Yönetim Prensipleri

Mülk Suresinin hemen ardından gelen Kalem Suresi kalem ve yazıya yemin ederek başlar. Kur'ân'ın iniş sırasına göre Alak Suresinden sonra ikinci sıradadır, ama kalan ve yazının bir mülkü idare etmenin en önemli şartı olan ilim ve kültürün simgesi olmaları hasebiyle Mülk Suresinden hemen sonraya yerleştirilmesi manidardır. Peygamberliğin ilk günlerini yaşayan Efendimiz -ve onun şahsında Kur'ân'a muhatap olan herkes- için kaleme ve yazıya yapılan bu vurgu bilginin kayıt altına alınması gerektiğine önemli bir vurgudur.

Surenin başında yapılan bu yeminin gerekçesi ise Hazreti Peygamber’in idrak gücünün ve ahlak düzeyinin bizzat Allah Teâlâ tarafından onaylanmasıdır. En doğrusunu Allah bilir ya bu onay, henüz yakın zamanda başına gelecek şiddetli muhalefetle karşılaşmamış olan Peygamberimiz’in vahyin sarsıcılığı karşısında kendinden kuşku duymadan ayaklarını sağlamlaştırmak içindir. İnsanların önüne geçecek olanın idrak ve ahlak sağlamlığına hem kendinin hem de çevresinin kâni olması neredeyse ilk şarttır.

Hemen arkasından yeni başlayan bu uzun yolda hangi insan tiplerinden sakınılacağı öğretilir. On özellik sayılarak bu vasıflarla öne çıkmış insanların ardından gitmeme konusunda uyarılır. Hemen arkasından muhtemelen nüzul sırasına göre Kur'ân’da ilk anlatılan kıssa olan "bahçe sahipleri"nin yaşadıkları kısaca aktarılır. Bu kıssayla en güzel mülklerin, uzun emeklerle üretilmiş kültürlerin; hırs, cimrilik, baskı, zorbalık, haksızlık, zulüm gibi ahlaksızlıklar yüzünden yok olup gidebileceği örneklenmiş olur. Buna göre mülkün idaresinin ilim ve kültürle; yok oluşunun da saydığımız ahlaki zaaflarla olduğu gösterilerek kıyamete kadar gelecek idareciler uyarılmış olur. Kıssanın sonunda yaşanan felaketlerden ders alıp kendini düzeltenlerin Allah'ın nimetlerinin devamını umabileceğine dair yürek ferahlatan bir vaad vardır ki bu vaade nail olabilmek de alçakgönüllüce hatalarını kabullenip ıslah-ı hal etmekle mümkündür.

Surenin sonunda Peygamberimiz’e muannid inkârcılarla uğraşırken, öfkesinin sonunu balığın karnına girince gören Yunus (as) gibi olmama ikazı yapılır. İnsanlarla uğraşma mevkiinde olanların aceleci ve sabırsız davranma hakkı yoktur.