Her türden değişim ve dönüşüm kendinden şüpheyle başlar.
Böyle düşünmen doğru mudur? O davranışın doğru olmuş mudur? Doğru kişiyi mi seçtin? Çocuğumuzu böyle yetiştirmekle doğru mu yaptık? Aldığımız bu karar ne kadar doğru? Sorular gitgide çoğalır.
Yapıp ettiklerinden kesin emin olanlar genellikle hayatın başında ve sonunda olanlardır. Onlar sürekli kendilerini savunurlar. Gençler yukardan gelen dönüştürücü güce direnip kendi yollarını bulmak için; yaşlılar da içlerinden gelen vicdani sorgulamaya karşın artık yapacak bir şeyleri kalmadığından yaparlar bunu.
Ama hayatın ortalarında olanlar... Onlar ne gençler gibi bağımsızdırlar ne de yaşlılar kadar ümitsiz. Bütün bağlarına rağmen hala yapabilecekleri bir iki şey olduğunu düşünüp daha fazla geç kalmadan düzeltmek isterler olan biteni. İşte kendini yargılama ve yaptıklarının doğruluğundan şüphe etme böyle başlar.
Efendimizin peygamber oluşundan beş yıl kadar önce Kâbe’nin sellerden zarar görmesi üzerine temellerine kadar yıkılıp yeniden inşasına karar verilmişti. Müşrik Mekkeliler herkesi bu işe destek olmaya çağırdılar. Ama bir şartları vardı. Kâbe için verilecek yardımlar, içine faiz karışmamış gelirlerden olmalıydı. Ali Murat Daryal hocaya göre bu olay müşriklerin kendi yaşam biçimlerinden hoşnut olmadıklarının ifadesidir. Bu çok önemli. Çünkü her türden dönüşüm bir insanın önce zihnindeki değerlerden şüphe etmesiyle başlar.
İnsan birden bire diğer inanç sistemine geçmez. Önce kendi değerlerinden şüpheye düşmesi lazım. Onun için belki de tebliğde kendi inanç sistemimizin doğruluğunu anlatmak kadar hatta daha da fazla inançsız insanın düşünce dünyasındaki yanlışlıkları göstermek üzerinde durmamız gerekir. Bunun tersini yaparak çocuklarımızın zihninde İslam'la ilgili şüpheler uyandırmak amacıyla Peygamberimizin yapıp ettiklerini didik didik inceleyip kendilerince zaaflar bulmaya çalışanlar olduğunu bilmeli ve şeksiz şüphesiz bir imanın şartı olan salim bir kalbe ulaşmak için ilimden yardım almalıyız.