Kıblenin Mescid-i Aksa'dan Kâbe'ye Dönüşü

 

Medine’de yapılan mescidin kıblesi Mescid-i Aksa idi. Müslümanlar Hicret’ten önce ve Hicret’ten sonra namaz kılarken Kudüs’e yönelirlerdi. O zaman Müslüman, Yahudi ve Hıristiyanların kıble bakımından ittifakları vardı. Müslümanların namazda Kudüs’e doğru yönelmeleri Yahudilerin ileri geri konuşmalarına sebep oluyordu. “Mademki Müslümanlar namaz kılarken bizim kıblemize dönüyorlar, demek ki kıblemiz haktır, kıblemiz hak olunca dinimiz de haktır. Öyleyse dinimize neden dönmüyorlar?” diye dedikodu çıkarıyorlardı.

Hz. Peygamber bu konuşmaları duyup üzülüyor ve Kâbe’ye doğru dönülmesini arzu ediyordu.  İbn Sa’d bu hususta İbn Abbas’tan gelen şöyle bir rivayeti nakleder:

“Hz. Peygamber Medine’ye hicret edince on altı ay Kudüs’e doğru namaz kıldı. Fakat Kâbe’nin kıble olmasını çok arzu ediyordu. Cebrail (a.s.)’e şöyle dedi:

-Ya Cebrail, istiyor ve arzu ediyorum ki Allah benim yüzümü Yahudilerin kıblesinden çevirsin.

Hz. Peygamber’in bu arzusuna Cebrail (a.s.) şöyle cevap verdi:

-Ben sadece bir kulum. Sen Rabbine dua et ve ondan iste.

Rasûlullah (sav) da yine Kudüs’e doğru namaza durdu Ve başını semaya kaldırdı. Namazı henüz bitirmemişti ki şu ayet-i kerime nazil oldu:

“(Ey Rasulüm, vahyin gelmesi için) yüzünün göğe doğru aranıp durduğunu görüyoruz. Bunun için seni razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram’a [Kâbe’ye] doğru çevir. Ne şekilde olursanız yine yüzlerinizi Kâbe tarafına döndürünüz.” (Bakara, 144)

Bu ayet gelir gelmez Peygamberimiz namazın içinde olduğu halde yüzünü Kâbe’ye doğru çevirdi.

 

 

Bu konudaki rivayetlerin en sağlamı, bu hadisenin Selemeoğulları mahallesinde cereyan ettiğini bildiren rivayettir. Bu rivayete göre Hz. Peygamber Selemeoğullarını ziyarete gelmişti. Onlar Hz. Peygamber için yiyecek bir şeyler hazırlamışlardı. Bu arada öğle namazının vakti girmişti. Cemaatle namaza duruldu. Farz namazın iki rekâtı kılındıktan sonra mezkûr ayet-i kerime geldi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) yüzünü Kudüs’ten Kâbe’ye doğru çevirdi. Cemaat de safları ile beraber döndüler. Erkekler kadınların, kadınlar da erkeklerin yerine geldiler. Böylece namazın geri kalan rekâtları yeni kıbleye doğru kılınmış oldu.

Bu hadisenin cereyan ettiği yerde bugün bir mescid vardır. Buraya el-Mescidü’l-Kıbleteyn (iki kıbleli mescid) denilmektedir.

Kıblenin değişmesi ile ilgili ayet geldikten sonra mescidde [Mescid-i Nebevi] bazı değişiklikler yapıldı. Kıble tarafına konulan ve mihrabı gösteren taş yerinden alınıp Mekke tarafındaki kapının yerine konuldu. Güneyde bulunan kapı da kuzey tarafına nakledildi.

Mescidin yeni kıble istikametini tayin ve tespit işinde Cebrail (a.s.) de bulundu.

Kıblenin değişmesi, muhacirlerin günde beş vakit namaz kılarken eski vatanlarını hatırlamalarına sebep oldu. Kalplerinde kendilerini vatanlarından çıkaranlara karşı üstün gelme arzusu uyandı.  Diğer taraftan ehl-i kitap ile Müslümanlar arasındaki kıble ittifakı bozulmuş oldu.