Hocam uzun yıllardır Amerika'da bulunuyorsunuz. Amerika'daki çalışmalarınız ve oradaki İslam toplulukları ile ilişkiniz hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
20 yıldır Amerika'da yaşıyorum. Kızlarımın eğitimi için Dallas Teksas bölgesine gittim. Kırk sene kadar önce buraya Hindistan'dan, Pakistan'dan ihtisas için gelmiş, mühendislik, tıp gibi alanlarda öğrenim gören on, on beş kişi yan yana gelerek Kuzey Teksas İslam Derneği'ni (IANT) kurmuşlar. Derneğin gayretleri netice vermiş ve Müslümanların sayısı o bölgede bugün 150.000'e ulaşmış durumda. Dernek burada bir takım müesseseler açmış, bunlardan en önemlisi, Dallas Center Mosque dediğimiz Dallas Merkezi Mescididir. Tıpkı Medine döneminde Hz. Peygamber'in müesseseleşme sürecinde mescidi çok amaçlı kullanmasında olduğu gibi bu mescid de çok sayıda sosyal fonksiyon icra ediyor. Bugün on bir sınıfı olan, büyük, çok maksatlı salonu bulunan, bin kişilik konferans salonu bulunan, çeşitli sporlar ve sosyal aktivitelerin yapılabileceği bir merkeze dönüştü. Dallas İslam Merkezinin müştemilatında olan bir poliklinik (Medical Clinic, INT) haftada üç veya dört gün Müslüman olsun olmasın ihtiyaç sahiplerine ücretsiz sağlık hizmeti veriyor. Derneğin bünyesindeki bir diğer önemli kuruluş Quranic Academy (IQA). Amerika'da İslam alimi yetiştirmek üzere kurulmuş dört senelik bir okuldur. Amerika'da benzeri yok. Okul öncesinden başlayarak (5 yaşından itibaren öğrenci alınıyor) ilkokul 1'den 9.sınıfa kadar halen 150 talebemiz var. 10'ar kişilik sınıflarda ders yapılıyor. İlk ve ortaokul resmi derslerinin yanında, birinci derecede Kurân-ı Kerîm hıfzı (ezberlenmesi), ve Kur'ân Arapçası öğretilmektedir. Amaç, Arapça ve Hıfz hocasının koordinasyonu ile ailelerin de katılımını sağlayarak Kurân-ı Kerîm'de en çok tekrar edilen Arapça kelimeleri öğretmek. Bu metotla Kurân-ı Kerîm'in manasını bilerek hissederek, erken yaşta ezberlenmesini sağlıyoruz. 6'sı kız, 6'sı erkek olmak üzere 12 talebemiz hıfzını bitirdi. Arapça seviyeleri oldukça iyi. Bu yıl "alim program" başladı. Alim programda Tefsir, Hadis, Fıkıh, Akaid eğitimi klasik Arapça metinler üzerinden yapılıyor. Akaid ve Fıkıh derslerine ben giriyorum. İmam-ı Azam'ın Arapça Akaid kitabı el-Fıkhu'l-Ekber'i; Tahavî'nin akaid kitabı el-Akîdetü't-Tahâviyye'yi ve İmam Nesefi'nin Akâid-i Nesefiyye kitabının tamamını okuyup ezberlediler. Şimdi son olarak Bedrü'l Emani'nin iki buçuk sayfalık metnini tamamlamak üzereler. Fıkıh dersinde ise Nuru'l İzah metnini okuyoruz. Kitabus-salat'tan başladık, epeyce ilerledik. Onu da ezberliyorlar.
Klasik metinler okunup ezberleniyor mu?
Evet. Maksadımız Amerikalı olan ve burada doğmuş bulunan, mükemmel İngilizce konuşan, Amerikan toplumunu çok iyi bilen bu çocukları İslam alimi/ alimesi, güçlü bir İslam lideri olarak yetiştirmek. Liseyi bitirdikten sonra Suffe İslamic Seminary diye bir kuruluşa devam etmelerini arzu ediyoruz. Müdürü Amerikalı, Müslüman olmuş, Mattheuw Mois. Bir akreditasyon kuruluşu olan Sask okulu akredite etti.
Şu anda denklik problemi var mı?
Hiçbir problemi olmayan bir okul. Resmi akreditasyon kararı 9 Aralık'ta Florida'da alınacak, ama ön raporu bize bildirerek tebrik ettiler. Ve başka okullara örnek olarak gösterildiğimizi söylediler. Amerika'da ilk. Yani kültür dersleriyle beraber İslamî ilimleri klasik kaynaklardan Arapça öğreten tek okul.
Bir anlamda klasik ve modern eğitimi aynı çatı altında ve aynı yaş dönemi içinde veriyorsunuz o halde.
Vermek gerekiyor ve bu vesileyle kız ve erkek çocuklarımızı 270 milyon nüfusu olan Amerika gibi lider bir ülkede İslam'ı temsil edecek şekilde yetiştirmek konusunda herkes üzerine düşeni yapmalı. Biz de orada muhayyel İslam birliğinin bize düşen parçasını yapalım diyoruz. Ve o yolda yürüyoruz. Bu talebelerimiz liseyi bitirince (3 yıl sonra) lise diploması alacaklar. Suffe İslamic Seminary adlı kolej ve üniversite seviyesinde bir kuruluşun kurucu dekanıyım halen. Bugün hafta sonları ve mesai saatlerinden sonra Arapça, Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Siret derslerimiz var. Amaç 4 sene boyunca Osmanlı medreselerinde okutulan ders kitaplarını, Kadı Beydavî, Mülteka, Menar, Nuhbetü'l-Fiker okusunlar, ezberlesinler, şerhleriyle vesairesiyle. Mantık, tefsir, hadis, usulü hadis okusunlar. Ve bir de Latince, Grekçe, İbranice dillerini öğrensinler istiyoruz. Programlarında hitabet eğitimi de var. Buradan mezun olanlar Harward, Michigan, Chicago gibi Arapça, Farsça ve Oryantalizm sahalarında Amerika'nın en iyi üniversitelerinde okuyup doktoralarını yaptıktan sonra Amerika'daki muhtelif üniversite kürsülerinde öğretim üyesi olabilirler. Böylece ümit ediyoruz ki bu gençler istikbalde 15-20 sene sonra birer ilim adamı olarak İslam'ı temsil ederek dinlerarası diyalog çalışmalarına da katılabilirler.
Hocam bu çalışmalarınızın bereketlenmesi duasıyla size Peygamber efendimiz ve O'nu anlatmaya mütevazi bir katkı olmak için ortaya çıkan sonpeygamber.info için de birkaç soru sormak istiyoruz müsadenizle...
Elbette. 19 Nisan'da İstanbul'da Sonpeygamber.info'nun açılış galasına ben de katıldım. Bu benim için çok sürpriz bir toplantı idi, iftihar vesilesi olacak çok güzel bir çalışma. Umarım ilmi enstitüsüyle, güçlü kapasitesiyle, kalplere ve beyinlere hitap etme kabiliyetiyle, Peygamber Efendimiz'i herkese dünyanın her yerine bütün güzelliğiyle, cemaliyle, kemaliyle, örnek haliyle, büyüğe, küçüğe, Müslümana, gayrimüslime değiştirmeden, istismar etmeden anlatmanın aracı olur. Amacımız "Yaşayarak İslam'ı nasıl temsil edebiliriz, nasıl başkalarına aktarabiliriz?" düşüncesiyle yola çıkmak olmalıdır. Bugün dünya, Osmanlı'nın efendi, centilmen, müsamahakar fakat tavizkar olmayan din anlayışına muhtaç diye düşünüyorum. Böyle bir İslam anlayışına Müslim-gayrimüslim, o dinden, bu dinden, herkes muhtaçtır. Hatta canlılar, hayvanlar muhtaçtır.
Peygamber Efendimiz'i esas alan mühim bir çalışma yapıyorsunuz. Allah sizlere başarı versin. Rasul-i Mustafa Muhammed Mücteba (sav) yoluyla, onu anlatarak bu güzel İslam anlayışını inşallah her tarafa yaymak mümkün olur.
Modern teknoloji dünyanın başka ülkelerine, kültürlerine, dinlerine açılımı oldukça kolaylaştırdı. Hocam bu bağlamda sizce İslam dünyası olarak modern dünyaya Hz. Peygamber'i yeterince anlatabiliyor muyuz?
Tabii bugünkü küresellik, globalizm, internet teknolojisi, satellite'lar bütün dünyayı tek köy, neredeyse tek oda haline getirdi. Herkes herkesi duyabiliyor, herkes herkese ulaşabiliyor. Bu noktada Peygamber Efendimiz ve İslam liderliği bakımından, Müslümanlar bakımından birçok güçlüklerle karşılaşılan ve bütün fikirlerin ortaya atıldığı, ulaşıldığı, seyredildiği bir dünya söz konusu. Bu durumda Müslümanların nasıl hareket edip, Peygamber Efendimiz'i, İslam'ı, Kur'ân'ı bütün içinde nasıl anlatmamız gerektiği hususu bence önemli bir şey. Önce stratejik bir plan yapılması lazım. Ve bu stratejik planın içinde bizim dinamik, kıvrak, dünya şartlarını bilen, entelektüel ilim adamlarına ihtiyacımız var.
Peygamber Efendimiz bana göre iki yönlü anlatılmalı. Bir popüler şekilde, yani halka nasıl anlatacağımız konusu var. Tabii mevlitler, toplantılar, genel izahlar çok faydalı, bunu yaygın hale getirmek gerekir. Çünkü insana, insanın kalbine ve beynine ulaşmamız lazım. İkinci olarak "Peygamber Efendimiz'i alimane bir şekilde, ilmî, kitâbî bir şekilde nasıl anlatabiliriz?" diye de düşünmek lazım. Evvela bizim Peygamber Efendimiz'i çok iyi tetkik eden müesseselerimiz olmalı. Öncelikle Peygamberimiz hakkında klasik ve modern tüm çalışmaların bulunacağı bir kütüphane ve bir de bir araştırma merkezi, hatta enstitü kurulmalı. Bu yolla İslam dünyasında ve Batı'da Hz. Peygamber'le ilgili yapılmış çalışmalar, konunun uzmanı ilim adamları tarafından İslam'ı ve Peygamber'i dünyaya anlatmak için kullanılabilsin.
Hocam bütün bunlar neden yapılmalı? Dinin anlaşılmasında İslam Peygamberi'nin yeri konusunda neler söylersiniz?
Efendim, Peygamber Efendimiz kilit şahıstır. Bütün peygamberler ilahi dinler için kilit insanlardır. Yani biz Allah'a ancak peygamber yoluyla gidebiliriz. Hz. Muhammed (sav)'in ümmeti olarak biz Kurân-ı Kerîm'i O'ndan aldık, O getirdi. Cebrail (as) onun hocası. Kurân-ı Kerîm, vahy ancak Peygamber yoluyla öğrenilebilir. Peygamberler birbirlerini tasdik ederler, son peygamber olarak Hz. Muhammed (sav) diğer peygamberleri tasdik ediyor, kabul ediyor. Ben biraz garip bir şey de söyleyeceğim. Kur'an bile Sünnettir. Bununla ne kastettiğimi hemen açıklayayım: Kurân-ı Kerîm Peygamber Efendimiz yoluyla bize geldi. Peygamber Efendimiz malum Cebrail (as)'den aldığı vahyi, vahiy katiplerine yazdırdı. Kendi ezberledi, tekrar etti. Yani üç şekilde muhafaza edildi, dünyanın en güçlü, en kuvvetli, en sağlam kitabı. Onun için, Peygamber Efendimiz'in her hareketini sünnet diye düşünürsek Kur'an da bize O'nun kanalıyla geldiğine göre, yani o manada o da sünnete dayanıyor. Kur'ân'a inanabilmek için, İslam'a inanabilmek için önce Peygamberimiz'in peygamberliğine inanmak gerekiyor. Onun için mesela, "La ilahe illallah", Allah'tan başka ilah yoktur, prensibinin yanında "Muhammedu'r-Rasulullah" gibi bir cümleye ihtiyaç var. Aksi takdirde "la ilahe illallah" felsefi kalır. "Muhammedu'r Rasulullah" onu dine oturtuyor. Çünkü Peygamber Efendimiz rasul olduğu için, risalet dolayısıyla Kur'ân gelmiş ve yaşanmıştır. Kurân-ı Kerîm'in ve İslamiyet'in anlaşılmasında Hz. Peygamber kaçınılmaz yegane kilit kaynaktır. O yolla girilir, o yolla gidilir. Kurân-ı Kerîm'i doğru anlayıp anlamadığımızı ancak O'nun hareketlerini, fiillerini hadislerini mihenk alarak kontrol edebiliriz.
Değerlendirme ve görüşleriniz için çok teşekkür ederiz.