“İnsanın ruh sağlığını koruyabilmesi ve kişisel bütünlüğünü pekiştirebilmesi için iç dünyasında yaşadığı duyguları dışarıya yansıtabilecek meşru kanalları mutlaka bulması lazım” der insan ruhu üzerine çalışanlar. İçe atılan ve aktif bir çıkış yolu bulamayan duygular tıpkı tutulan bir nefes gibi bir süre sonra patlayıverirmiş.
Rabbin azametine saygı, O'nun rızasına duyduğumuz ihtiyaç ve iştiyak, eserlerine hayranlık, yüceliği karşısında hissettiğimiz hiçlik vb. duygular da yaratana ibadet, yaratılana hizmet yoluyla sağlıklı bir şekilde yaşanır.
İbadet ve ubudiyet, hayret makamındaki kulun ciğerlerine dolan nefesin sağlıklı bir şekilde boşalmasıdır.
"Ubudiyet" günlük hayatın her alanında Yaratan'ın koyduğu ilkelere göre hareket etmek; ibadet ise O'na, O'nun istediği şekil ve kurallar çerçevesinde şükür borcumuzun eda edilmesidir.
Allah Teâlâ’nın Efendimiz’e, ilk vahyi müteakiben Cebrail (as) vasıtasıyla verdiği ilk fiili eğitim kendisine nasıl ibadet edileceğidir. Bedenimizle ruhumuz, içimizle dışımız arasındaki etkileşimin tam anlamıyla nüfuz edemediğimiz yollarını yaratan ve bilen Rabbimiz fiili ibadetlerin şekil ve kurallarını, elbette bu etkileşimi en verimli düzeye çıkarmak üzere belirlemiştir.
Malumunuzdur ki özümüz şeklimizi, şeklimiz de özümüzü etkiler. Bu etkileşimde kılığımızdan tutun da konuşmalarımız sırasında kullandığımız bir kelimeye varıncaya kadar her ayrıntının önemi vardır.
Bize kalsa asla yemek yemeği düşünmeyeceğimiz bir saatte kalkıp, bir gözü açık bir gözü kapalı bir şeyler atıştırmanın Rabbe teslimiyetin bedenen ifadesi olduğunu düşünmüşümdür hep. Bu nedenle Ramazan'ın beni en çok etkileyen yanlarından biri de sahur yemekleridir.
Bu açıdan baktığımızda (elbette Rabbimizin kontrolünde gelişen) sünnetlerin ibadetlerin asılları olan farzlar üzerinde kolaylaştırıcı, güzelleştirici ve o ibadeti kemale ulaştırıcı bir rolü olduğunu görebiliriz. Peygamber sünnetinin bu manada değerini bilmek, her zaman hikmetini anlayamasak bile ona teslim olmak, yapabildiğimizi yapıp, yapamadığımıza saygı duymak ve ondan vazgeçtiğimizde yerine neyi koyduğumuza dikkat etmek zorundayız.