Bir de malumunuz; Kur'ân'ın aslını anlamadan okumayı zâid addedenler var. Onlara göre anlamadığımız bir metni okuyup durmak faydasız bir iştir ve bunu yapmak yerine mealler okunmalıdır.
'Meal aslın yerini tutar mı' tartışmasına hiç girmeden (isteyenler Elmalılı tefsirinin giriş kısmındaki teorik bilgilere ya da Dücane Cündioğlu'nun Kur'ân Tetkikleri serisine bakabilirler) bu tartışmalardan gönlü bulanmış, ibadet şevkiyle Kur'ân okumaktan soğumuş olanlarla, Kur'ân mealini ömründe bir kez olsun okumayıp devamlı hatim indirmeye çalışanlara bir orta yol tavsiye etmek isteriz: Her gün, o günün şartlarını dikkate alarak Kur'ân'a ayıracağımız bir zaman belirleyin. Bu bazen bir saat, bazen de on dakika olabilir. O günkü yoğunluğunuza ve gönlünüzü Kur'ân'a açma arzunuza göre değişen bu süreyi ikiye bölün. Yarısında aslını, yarısında da aslını okuduğunuz bölümün mealini okuyun. Bu şekilde bazen bir günde sadece bir sayfa, bazen de bir cüz okuyabilirsiniz. Buna düzenli olarak, gün atlamadan devam ettiğinizde hem Kur'ân-ı Kerîm'in lafızlarının manevi bereketine hem de manalarının yol gösteren hidayetine kavuşmuş olursunuz.
İdeal olanı ise aslını okurken, okuduğumuzu anlayacak şekilde Arapça biliyor olmamızdır elbette. Bu idealin de âlâsı aslını okurken anlayabiliyor olmamızın yanında güzel bir ses ve makamla okuyabiliyor olmamızdır ki Efendimiz'in ifadesine göre bu nimete mazhar olan bir kişi başkasına verilen herhangi bir nimeti, kendisine verilen bu nimetten üstün görürse Allah'ın yücelttiğini küçültmüş olur.
Bir zaman bir derste lazım olduğundan Abraham Maslow'un İnsan Olmanın Psikolojisi adlı kitabını okumuştum. Orada kendini gerçekleştiren insanların özellikleri sayılırken maddelerden biri de "doruk deneyimler yaşama" olarak belirtilmişti. Anladığım kadarıyla tasavvufta anlatılan "hâl" olgusuna benzeyen bu durumu Maslow "bildiğimiz sınırların ötesine geçtiğimiz, dünya lezzetlerinin yok sayılacağı kadar haz duyduğumuz anlar" olarak açıklıyordu. Kendime böyle anlar yaşayıp yaşamadığımı sordum. Eşyanın bilinen sınırlarının dışına çıktığımız, tariflere sığmayan, her zerremizin o âna odaklandığı, tüm sıkıntılarıyla birlikte dünyayı çok aşağılarda bıraktığımız bu deneyimin benim için güzel okunan bir Kur'ân'ı, manasını anlayarak dinlediğim anlar olduğuna karar verdim. Sadece bu haz için bile Kur'ân'ın dilini öğrenmeye değer. Yapabilene...