Sabır, bir Müslümanın hayatın zorluklarını göğüslemede direncini artıran potansiyel gücüdür. Zafer ve başarının temel şartıdır; müminin enerji ve ışık kaynağıdır.
Sabır, her şart altında sahibinin izzet ve şerefini korumasını sağlayan bir zırhtır. Hayatı bize öğrettikleriyle güzel bulabilmenin yoludur. Asla katlanmak değil, acizlik hiç değil… Sorunların üzerine onları çözme niyetiyle cesaretle yürüyebilmenin adıdır. Bu yürüyüşte Allah’ı yanında bulabilmektir. “Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 153)
Sabır direnebilmektir. Günahın tüm kışkırtıcılığıyla yaptığı daveti reddedebilmektir. Süfli arzuları iffete, savaş meydanındaki zorluğu şecaate, hiddeti hilme, azlığı kanaate taşıyabilmenin adıdır sabır.
Sabır, aksini yapma imkanı varken ahlaki erdemlere inadına sarılabilmektir. Davranışlarını seçme inisiyatifini kullanarak beşer olmaktan insan olmaya yelken açmaktır.
Sabır, modern hayatın dikte ettiği mutluluk kültürü açısından insanlara artık akıllıca gelmese de ilişkilerin derinliğini belirlemede ve devamlılığını sağlamada en vazgeçilmez, en gerçekçi çözüm olmaya devam etmektedir. “Sabır ışıktır.” (Müslim) hikmetince sabır ışığı ile aydınlanan hayatlar ancak etrafını aydınlatıp insanlara yeni ufuklar açabiliyor. Asr sûresinde birbirine sabrı tavsiye edenlerin hüsran ve zarardan kurtulduğunu okuyan mümin ancak sadece ve önce kendini düşünenlere bambaşka bir çıkış kapısı gösterebiliyor.
“Sabırla ve namazla (Allah’tan) yardım isteyin” ( Bakara 153) fermanında, mümine aynı zamanda ilahî yardımı sadece duayla beklemenin yetmeyeceği öğretiliyor. Direnişin, eylemle birleşmesi halinde bizi “Sabûr -çok sabırlı-” olana yaklaştırabileceği mesajı da verilerek.
Kul olduğu bilincini unutan insanlar ancak kendilerini ilk sebepmiş gibi görmeye başlarlar. Bu, insanoğluna sayılamayacak nimetler ihsan edeni görememe miyopluğu tedavi edilmediğinde bütün hayırları kaçırmaya da sebep olabilir. Elinde olana şükreden insan nimetin asıl sahibini bildiği için o nimet elinden gidiverirse nasıl davranacağını bilir. Sabır ve şükür insanı geçici olanın şarlatanlığından kurtarıp kalıcı olanın dinginliğine ulaştıracak iki kanattır. Ne mutlu iki kanadını da hakkıyla kullananlara…