Ramazan; maddi ve manevi açıdan Müslümanlar için en değerli aydır; bunun için bu aya “on bir ayın sultanı” denilmiştir. Kur’ân’ın, kendisinde inmeye başlamasıyla şereflenen Ramazan ayı; tutulan oruçlarla, okunan mukabelelerle, kılınan teravih namazlarıyla, verilen zekât, sadaka ve fitrelerle değerlendirilmelidir.
Bu ayın fazileti hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulmuştur: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyleyse sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun (Bakara, 2/185). Bu ayetten anlaşıldığına göre Ramazan’ı diğer aylardan üstün kılan özellik, son ilahi mesaj olan Kur’ân’ın bu ayda indirilmeye başlamasıdır. İslam’ın beş esasından biri olan oruç ibadeti, bu ayda eda edilir. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi, Ramazan ayı içerisindedir. Bu ayın evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş vesilesidir. Ramazan ayı aynı zamanda sosyal yardımlaşma, dayanışma, bolluk ve bereket ayıdır.
Bir başka ayette “ Ey müminler! (Kötülüklerden ve haramlardan) korunmanız için oruç tutmak, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı” (Bakara, 2/183) buyrulmuştur. Oruç ibadeti, geçmişi insanlık tarihi kadar eski olan bir ibadettir. Ayette yer alan “sizden öncekiler” ifadesi, ilk insan Hz. Âdem (as)’e kadar bütün insanları içerir. Tüm ilahî dinlerde oruç ibadeti yer almakla beraber zaman ve mahiyeti farkı vardır. Tevrat’ta oruç tutmak farz kılındığı gibi İncil’de de oruç ibadetinden övgüyle söz edilir. Peygamberimiz, Ramazan orucu farz kılınmadan önce “eyyâm-i bîd” olarak nitelenen kamerî ayların 13, 14 ve 15. günlerinde oruç tutardı (Ahmed b.Hanbel, Müsned, V, 246; Tirmizî, “Savm”, 41,54). Hz. Muhammed’e Peygamberlik görevi verildiğinde Hicaz bölgesinde oruç ibadeti vardı. Ramazan orucu ise hicretten bir buçuk sene sonra Medine’de, Bedir Savaşı öncesinde farz kılındı.
Ayet ve hadislerde Müslümanlar oruç tutmaya teşvik edilmiş, oruç tutanlar övülmüş, onlara Allah’ın rahmeti, rızası, sevap ve mükâfatı vaad edilmiştir. Bu ayda yapılan ibadetlere diğer aylara göre daha çok sevap verileceği bildirilmiştir. Oruç riyanın en az karışacağı bir ibadet olduğu için sevabı en fazla olan ibadetlerden sayılmıştır. Yüce Allah “Âdemoğlunun, oruçtan başka her ameli kendisi içindir. Oruç ise benim içindir, onun sevabını da ben vereceğim” buyurmuştur (Buhârî, “Sıyâm”, 9). Ramazan ayında oruç tutan, nefsani arzularına mukavemet gösteren, kötü söz ve davranışlardan uzak duran Müslüman, nefsini terbiye etmiş ve sabırlı olmayı öğrenmiş olur. Yüce Allah “Ancak sabredenlere mükâfatları hesapsız verilir” (Zümer, 39/10) buyurmuştur. Hz. Muhammed (sav) ise bunu “Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir.” ( Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb Mine’l-Hadîsi’s-Şerif, II, 94-95) sözü ile teyit etmekte ve sabrın sevabının cennet olduğunu bildirmektedir.
Peygamberimiz, bu ayın faziletiyle ilgili olarak şunları buyurmuştur:
“Ramazan geldiği zaman cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” ( Buhârî, Savm,5 )
“Her kim inanarak ve ecrini yalnız Allah’tan umarak Ramazan ayını ibadetle geçirirse, geçmiş günahları mağfiret olunur.” (Buhârî, İmân, 27 )
“Cennette sekiz kapı vardır. Bunlardan birisi de reyyân kapısıdır. Buradan cennete yalnız oruç tutanlar girer.” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 8)
Ayrıca Hz. Muhammed (sav) orucu koruyucu kalkana benzeterek şöyle buyurmuştur: “Kalkan sizi savaşta koruduğu gibi oruç da Müslümanı cehennem ateşinden korur.” (İbn mâce, “Savm” , 1)
Orucun kötülük ve haramlardan korunmak için farz kılındığının bildirilmesi, insanın kişisel ve sosyal hayatında ibadetin yerini ve etkisini bildirmeye yöneliktir. Kişiyi haram ve kötülüklerden korumayan oruç, amacına ulaşmamış demektir. Dolayısıyla oruç tutan kişi yalan, iftira, gıybet, hile, aldatma, kötü söz ve benzeri davranışlardan uzak, iş ve işlemlerinde, söz ve sözleşmelerinde, alım ve satımlarında kısaca hayatın her alanında dürüst ve dosdoğru olmalıdır.
Oruç ibadeti aynı zamanda nefsin isteklerinden iradi olarak uzak durmak anlamına gelmektedir. Bu yönüyle oruç bir irade eğitimidir. Nefsin isteklerinin kontrol altına alınmasında oruç etkili bir yoldur. Bu sebeple Ramazan ayına gönlümüz ve ruhumuzla, iyi arzu ve isteklerimizle girmeli, sözlü veya fiilî kötü alışkanlıklarımızı bırakmalıyız. Günahlarımızdan kurtulmak için Allah’ın mağfiret, rahmet ve rızasını elde etmeyi, Ramazan sonunda affedilenler arasına girmeyi hedeflemeliyiz.
Ramazan ayını ihya etmek son derece önemlidir. Kur’ân okumak, zikir ve tefekkürle meşgul olmak, Hz. Peygamber’in hayatını okumak, ilimle uğraşmak, dinî sohbetlere, ahlaki ve sosyal içerikli etkinliklere katılmak Ramazan ayını ihya etmek kapsamındadır. Ramazan’ın her anını ibadetle verimli bir şekilde geçirmek bir emir olarak değerlendirilebileceği gibi Efendimiz’in büyük bir gayretle üzerinde durduğu ve ashabını da teşvik ettiği nebevi bir sünnet olarak da telakki edilmelidir.