"Başka günlerin hiçbirinde, - zilhiccenin ilk on gününü kastederek- şu günlerde işlenecek amel-i salihten, Allah katında daha sevimli hiçbir amel yoktur."
-Allah uğrunda yapılacak cihad da mı üstün değildir, ya Rasûlallah?
- (Evet) Allah yolunda yapılacak cihad da. Ancak malını ve canını tehlikeye atarak cihada çıkan, şehit olup dönmeyen kimsenin cihadı başka, (O bundan üstündür)." Buharî, Îdeyn 11.
Anlar, mekanlar, Allah'ın kutsal kılmasıyla değerlenirler. Hacer-i Esved'i öperken "Ey taş, seni Rasûlullah öptüğü için öpüyorum." diyen güzide sahabe Hz. Ömer, cennetten indiğine inanılan bir cisme bile Allah'ın elçisinin saygı göstermesini örnek alarak yakınlık gösteriyor ve bizlere kainatı, eşyayı hangi gözle görmemiz gerektiğine dair ipuçları sunuyor.
Dönüp duran ve her yıl, gecelerin içinde en kıymetlisi olan Kadir'i barındıran Ramazan'ı, günlerin içinde en değerlisi olan Arefe'yi barındıran Zilhicce'yi taşıyan güneş, ay ve dünyamızı bizlere müsahhar kılan Rabbimize hamdolsun.
Arınma, manevi yükselme, ruhi yenilenme için fırsatlara gebe, sadece şehitlerin ulaşacağı sevabın biraz gerisindeki bu mükafatı avlamak için tam da uygun mevsimin arefesindeyiz. Bulutlar ve rüzgar kıvamında. Rahmeti, bereketi, ecri ve rızayı yağdırmak için amellerimizi bekliyor. Hadisin şerhlerinde, bugünlerin oruçlu geçirilmesi, sadaka nev'inden ibadetlerin arttırılması tavsiye ediliyor.
Zilhicce'nin ilk on günü, malumu vechile, "özel zaman ( Hac ayları, özellikle arefe günü), özel mekan( Kabe ve çevresi, Arafat) ve özel durum (ihram) cepheleriyle, gücü yeten müminden, hayatında bir defa ifası istenen ama bütün hayatı kuşatacak boyutları olan, haşrin provası, sembolleri müşahede" olarak tanımlanabilecek hac ibadetinin yerine getirildiği günlerdir. Ve hac, Hz. Peygamber'in "Kim Allah için hacceder de hac esnasında kötü sözlerden ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa annesinin onu doğurduğu günkü gibi ( günahlarından arınmış olarak hacdan ) döner." Buharî, Hacc, 4) hadisinde bildirdiği gibi hayatın tertemiz bir sayfa başlangıcıdır.
"Arafattan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar'uI Haram'da Allah'ı zikredin ve O'nu size gösterdiği şekilde anın. .....Sonra insanların (sel gibi) aktığı yerden siz de akın. Allah'tan mağfiret isteyin." ( 2/ Bakara, 198-199.)
Arafat dağı, taşıyla toprağıyla yılda sadece bir gün, o da Arefe günü öğle vaktinden, ertesi gün şafak sökümüne kadar dile gelir. Yılın başka hiçbir gününde giymediği bir kıyafeti, "damlalarını insanların oluşturduğu selden libası" giyinir üzerine. Yalnız o gün bembeyazdır Arafat. Yalnız o saatler mukaddes. Allah öyle buyurduğu için. O vakti kutsal kıldığı için. Zaman ve mekan O'na secde ettiği için.
Öyleyse kaçırılmayacak, fırsat bilinecek, vesile edilecek bu zaman dilimini, en kötü ihtimalle eteğinden yakalayalım. Rabbimizin iradesine baş eğen her zerre gibi; zaman gibi, mekân gibi, güneş, yıldızlar, ay gibi ve içinde doğup, yaşayıp, öldüğümüz dünya gibi mütevazı boyun bükelim de Arafat beyaz elbisesini giydiği gün "Lebbeyk" diyelim.