Bugün ricamız üzere Ramazan'a dair duygularını bizimle paylaşan Sare Çizmecioğlu kardeşimizin yazısını büyük bir minnettarlıkla sizlerle paylaşıyorum:
"Hilali gördüm lacivert gecenin semasında, bayrağın kırmızısı, kubbenin alemi, ters dönmüş Neretva'nın* üzerinde. Uzun saatlere nasıl dayanacağımı bilemedim. İlahi yardım kapıları ardına kadar açıldı. Güneş sıcağını gizledi, bulutlar esenlik diledi saimlere. Sübyanlar sahurlara özenip direkli tuttular oruçlarını. Sonra yetinmeyip bütün gün. Neneler, dedeler yarıştılar bu masum orucu dünyalıkla satın alabilmek için. Ahiretliği Rabbe bırakarak.
Diller konuşmak, zihinler kötülük düşünmek istemiyordu. Bağlanmıştı şeytanlar. Yüce Kitap'ın kelimeleri şelale olmuş coşuyordu camilerde. Sofralar kuruldu on binlere. Sahurlarda tıkırdadı çatal-bıçak sesleri. Bir saniye bile kalsa, O'nun izni olmadan açılmadı oruçlar. Susuz ağızlar affolunmak için yalvardı. Zira Ramazan Ayı'ndan affolunmadan çıkana “Veyl” buyurmuştu Cebrail; ve Efendimiz aminiyle desteklemişti bu duayı.
Bedriana** ulaştı dolunay. Alınlar secdede, ruhlar kökleriyle musafahada. Biliyordum Ramazan'ın af, temizlenme, arınma, için bir fırsat olduğunu. Biliyordum uymamam gerektiğini nefsime. Her gün yeni bir zırhla çıktım karşısına. Sadece açlığa değil, az konuşmaya, günahlarımdan arınmaya, kötü huylarımı terk etmeye, hantallaşmış duygularımı inceltmeye niyet ettim.
Dolunay incelmeye başladı. Günahlarımı kendimden utanarak bohçaladım kuytularda ve bir daha açmamak üzere kapattım üzerini. Her şeyi temizleyen onları da temizlerdi nasılsa. Yeter ki nefsim verdiği sözü, ettiği tevbeyi tutsun. Bulutlar renkten renge girerken yine akşam oldu. Ezanla birlikte boşaldı sokaklar. Selatin Camiilerine saflar dizildi. Sütunlara, kubbelere, duvarlara sinen aminler, bir Şehr-i Ramazan' a daha elveda demeye hazırlanıyordu."
*Neretva: Saraybosna'da üzerinde Mostar Köprüsü'nün bulunduğu nehir.
**Bedrian: Ayın en parlak zamanı.