Sakince Güzel Olmaya Davet

Efendimiz’in şemailinden bahseden eserler onun fiziğindeki benzersiz güzelliği anlattıkları gibi içtiği sudan, aynasına-tarağına gösterdiği özene varıncaya kadar nasıl estetik bir hayat yaşadığını da anlatırlar. O’nun yaşadığı zarafet gösterişsiz, göze sokulmayan, tamamen doğal bir güzelliktir. Gürültüsüz patırtısız, asilce taşınan bir güzellik.

Seçtiği kelimelerden, sesinin tonundan, duruşundan, bakışından taşan, bangır bangır bağırmayan,  gülmesini de kızmasını da süsleyen bir güzellik.

Çocukken de, gençken de, sevinçliyken de, üzgünken de görünen; bir panik anında yok olmayan bir güzellik.

Güzelliğin bu en zarif halini bilenler "hey, ben güzelim, farkında mısınız" der gibi dolaşanları gördükçe onların yerine de utanırlar mı? Bağırmadığı sürece güzelliği göremeyenler güzeli tanıdıklarını iddia edebilirler mi? Gösterişsiz yaşama adına güzelliği de kaybedenler sadelikle çirkinliğin aynı şey olmadığını görmezler mi? Çok mu zor bir kelebek gibi hem çok güzel olup, hem de sessizce kanat çırpmak?