Peygamber Efendimiz’in nelerden Allah’a sığındığını duymuşsunuzdur. Çeşitli kaynaklarda bildirildiğine göre O, pek çok şeyden Allah’a sığınmış, sahabesine de nelerden sığınmaları gerektiğini öğretmiştir. Bu konu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı “Hadislerle İslam” kitabının birinci cildinde geniş biçimde işlenmektedir. Orada okuduğumuz bir rivayete göre Peygamberimiz, kendisine gelerek “Ey Allah’ın Resulü, bana kendisiyle Allah’a sığınacağım bir dua öğret” diyen Şekel b. Humeyd’in omuzundan tutarak şöyle demesini tavsiye etmiştir: “Allah’ım! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve şehvetimin şerrinden Sana sığınırım.”
Göz ve kulak dışarıya açılan penceremiz. Dışımızdaki dünyayı onlar vasıtasıyla algılıyoruz. Fakat herkesin aynı şeyleri aynı şekilde algılamadığını da biliyoruz. İnançlarımız, dünya görüşümüz, ahlak anlayışımız ve biyolojimizin baskılarını kontrollü (ya da kontrolsüz) bir şekilde yaşamamızı sağlayan aklımız, bilinçli bir şekilde seçip inşa ettiğimiz karakterimiz. Bunların hepsi dış dünyada ne gibi şeylere odaklanacağımızı seçer. Bu odaklandığımız şeylerden nasıl ve ne ölçüde etkileneceğimizi ise bütün kişisel tarihimizin etkisinde olmak üzere iç dünyamız (kalbimiz) belirler. Dil de gözün kulağın algıladıklarını, kalbin düşünüp hissettikleri ile birleştirip yeniden üreterek tekrar dış dünyamıza gönderme işini yapar. Şer konuşan dil, şerlerin yayılmasına ve bu yayılan şerlerin tekrar göz kulak vasıtasıyla dönüp bizi etkilemesine sebep olmuş olur. Şehvetin şerrine gelince, o da hadiste sayılan diğer unsurlar gibi hayra da şerre de müsaittir. Şerrinden korunmak için Allah’tan yardım istenir.
Bu dua kötülüklerin hep dışımızda olmadığını gösterdiği gibi bir kez yapılıp bitirilecek bir dua olmayıp sürekli dilimizde olacağından bizim zihinsel ve iradi çabamızı da harekete geçirir. Bu unsurların sapmalarına, şerre alet olmalarına karşı bir uyanıklık ve bilinç sağlar.
Ümmetinin kadınlarının günün her saatinde dayaktan, hakaretten, istismardan, tecavüzden Allah'a sığındığını, her gününü korku içinde yaşamaya çalıştığını görse Peygamberimiz acaba ne yapardı?