İsra suresinde bahsi geçen Mescid-i Aksâ nerededir? Rastladığım bir kaynakta, Mescid-i Aksâ’nın “en uzak noktadaki mescit” anlamında Mekke’nin Cirane vadisinde bulunan mescit olduğu ve Mekke’nin merkezine en uzak mescit olan bu mescitte Hz. Peygambe’in zaman zaman gidip namaz kıldığı söyleniyor. Bu doğru mudur?

Cevaplayan: Meral Günel (Uzman İlahiyatçı)

İslam âlimlerinin çoğunluğu, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksâ’nın, çevresi mübarek kılınan Beytü’l Makdis (Kudüs’teki) olduğunda ittifak halindedir. Pek çok peygamberin gelip geçtiği, epeyce bir kısmının da içerisinde medfun bulunduğu, Miraç yolculuğunda Hz. Peygamber’in uğradığı ve Hicret’ten yaklaşık on yedi ay sonrasına kadar Müslümanlara kıble olan bir mekân olmasından dolayı Müslümanlar nezdinde ayrı bir değere sahiptir.

İslam tarihi üzerine kıymetli araştırmalarıyla tanınan Muhammed Hamidullah, İsra suresi 1. ayette geçen “en uzak mescit” anlamındaki Mescid-i Aksâ’nın Kudüs’teki mescit olamayacağını, bunun semavî bir mescit (semalarda bulunan bir mescit) olması gerektiğini savunan görüşü tercih eder. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de Filistin’den “en yakın yer” diye söz edilir (Rum, 3). Şu halde, ona göre “en uzak mescit” (el-mescidü’l-aksa) Kudüs’te olmamalıdır. Öte yandan, Kudüs’teki eski mabet (Süleyman Mabedi) İslamiyet’ten çok önce ortadan kaldırılmış, şimdiki Mescid-i Aksâ ise henüz yapılmamıştı. Bununla birlikte müfessirlerin tamamına yakını bunun Kudüs’teki Süleyman Mabedi olduğunda müttefiktirler. Bu görüşe katılan İbni Âşur, ayette Hz. Muhammed’in (sav) ümmeti tarafından eski mabedin yeniden inşa edileceğine bir işaret bulunduğu kanaatindedir. Nitekim Müslümanlar H. 66-73 yılları arasında bugünkü Mescid-i Aksâ’yı inşa etmişlerdir.

Medine’de daha Hicret’in ilk yıllarından itibaren Mescid-i Nebevî’nin dışında pek çok mescit inşa edilmiştir. Bunların çoğu kabile adlarıyla, bazıları da bulundukları mekânın adıyla anılırlar. “İki Kıbleli Mescit” gibi, bazı olaylar sebebiyle değişik isim alanlar da mevcuttur. Evs’in bir kolu olan Benî Harise’ye ait Benî Hârise Mescidi; Benî Sâide, Gıfar, Benî Vâkıf vb. gibi mescitler Medine’de Hz. Peygamber döneminde mevcut olan mescitlerdir. Medine dışında Cuvâsâ, Benî Cezîme, Benî Sa’d, Becîle mescitleri yanında Taif ve Yemame’de de mescitler bulunuyordu. Ci’râne ise Mekke ile Taif arasında, Mekke’ye 9 km. uzaklıkta, Huneyn Gazvesi’nde elde edilen ganimetlerin dağıtıldığı yer olarak şöhret bulmuş bir bölgedir. Ganimet taksiminde yaşanan olayların hatıralarını yad etmek üzere inşa edilmiş bir mescit bulunmaktadır.

Bütün bu bilgilerin değerlendirmesi sadedinde söylenmesi gereken şey, bu ve benzeri konularda âlimler arasındaki ihtilafın (görüş farklılıklarının) kişiye itikadî anlamda bir sorumluluk yüklemediği, dileyenin dilediği görüşe katılabileceği, ancak bu tür ihtilafların Müslümanlar arasındaki birlik ve kardeşlik ruhunu zedeleyen malzeme olarak kullanılmaması gerektiğidir.