Kitap, insana hayatı için ideal bir yazgı sunuyor. Bunu sunarken hayatın değişmez ana konularının her birini, değişkenlerin içine en doğal ve tıpkı hayatta karşımıza çıkış halleriyle koyuyor. Bu nedenle kitabın kendi anlatım akışının bozulmaksızın ve mevcut doğal sıralaması gözetilerek yapılması gerekir. Yani konuların kendine özgü ilahî paragraf, giriş, gelişme ve bitişleri/siyak sibaklarına dokunulmaksızın anlatımları sağlanmalıdır. Konularına göre ayrılmış bir kitap anlatımı, hayatın yaşanış doğallığına ters düşecektir. Nasıl ki hayatı önce bütünüyle üzüntü veya önce bütünüyle yorgunluk, telaş, sonrasında sevinç veya dinlenme olarak keskin bir biçimde ayıramıyorsak Kur'ân anlatımını da keskin bir şekilde konularına göre ayıramayız. Tıpkı hayatın yaşanışına benzer bir anlatım akışı kitabın özgün uslubudur. Sevinçle, üzüntü hayattaki gibi yan yanadır. Telaş ve dinlenme de birbirini kovalayarak izler durur. Bu yanyanalıklar hayatta insanı şaşırtmadığı ve dinlendirdiği gibi, kitapta da bir süre sonra şaşırtmaz ve sıkılmaksızın okumayı da sağlar. Kitapta rastlanan bu sırasız ve âni imiş gibi duran şaşırtmaca anlatım tarzına okur bir süre sonra kendiliğinden alışır. Ve bu yönüyle de Kur'ân’ın üslup açısından özgünlüğü korunmuş olur.