Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Yan Yana Akan İki Irmak

26 Eylül 2012 Çarşamba Sonpeygamber.info / Bir Hadis Bir Yorum


"Kur'ân-ı Kerîm'den tek harf okuyana bile bir sevab vardır. Her hasene on misliyle (kayda geçer). Elif-Lâm-Mim bir harftir demiyorum. Aksine elif bir harf, lâm bir harf ve mim de bir harftir.
(Tirmizî, Fezâilü’l–Kur’ân 16)

Harfler hayata akan anlamın damlalarıdır. Harf, Kur'ân’da anlamı taneler durur. Düşürmemek gerek bir tanesini bile. Anlayarak ve yaşayarak sevaba/üretilmiş bir değere dönüştürerek…

Kur'ân’ın var olma amacı insanın kendisine yakışan en ideal hayatı, özü ve yöntemiyle bilme, kısaca bir hayat bilgisi ve bilinci verme olduğundan kitabın doğru ve güzel okunması: Kitab’ın olabildiğince en doğru anlayışlarla anlaşılması ve hayata nasıl yansıtılacağı konusunda kitabın ayetleri  ile hayatın  tecrübeleri arasında canlı gel gitlerin yapılması şeklinde olmalıdır.

Kur'ân’ın anlatım akışı ile hayatın yaşanım akışı birbirine paralel akan iki ırmağı andırır. 

Bir yanda göksel sözler akar giderken diğer yanda insanlığın özü de hayat ırmağında akar durur. Önemli olan bu sözü o öze kazandırmanın yollarını aramaktır. 

Kur'ân’ın anlatım akışı, hayatın akışında olduğu gibi adeta plansız programsız, sürprizli, âni ve yalın gibi duran ama aslında her biri Yaratıcı ile yaratılanın etkinlik derecelerine göre oluşan planlanmış bir kader akışına benziyor. 

Kitap, insana hayatı için ideal bir yazgı sunuyor. Bunu sunarken hayatın değişmez ana konularının her birini, değişkenlerin içine en doğal ve tıpkı hayatta karşımıza çıkış halleriyle koyuyor. Bu nedenle kitabın kendi anlatım akışının bozulmaksızın ve mevcut doğal sıralaması gözetilerek yapılması gerekir. 

Kitap, insana hayatı için ideal bir yazgı sunuyor. Bunu sunarken hayatın değişmez ana konularının her birini, değişkenlerin içine en doğal ve tıpkı hayatta karşımıza çıkış halleriyle koyuyor. Bu nedenle kitabın kendi anlatım akışının bozulmaksızın ve mevcut doğal sıralaması gözetilerek yapılması gerekir. Yani konuların kendine özgü ilahî paragraf, giriş, gelişme ve bitişleri/siyak sibaklarına dokunulmaksızın anlatımları sağlanmalıdır. Konularına göre ayrılmış bir kitap anlatımı, hayatın yaşanış doğallığına ters düşecektir. Nasıl ki hayatı önce bütünüyle üzüntü veya önce bütünüyle yorgunluk, telaş, sonrasında sevinç veya dinlenme olarak keskin bir biçimde ayıramıyorsak Kur'ân anlatımını da keskin bir şekilde konularına göre ayıramayız. Tıpkı hayatın yaşanışına benzer bir anlatım akışı kitabın özgün uslubudur. Sevinçle, üzüntü hayattaki gibi yan yanadır. Telaş ve dinlenme de birbirini kovalayarak izler durur. Bu yanyanalıklar hayatta insanı şaşırtmadığı ve dinlendirdiği gibi, kitapta da bir süre sonra şaşırtmaz ve sıkılmaksızın okumayı da sağlar. Kitapta rastlanan bu sırasız ve âni imiş gibi duran şaşırtmaca anlatım tarzına okur bir süre sonra kendiliğinden alışır. Ve bu yönüyle de Kur'ân’ın üslup açısından özgünlüğü korunmuş olur.