Birbirinden davacı iki kişi Hz. Davut (as) a gelip problemlerini çözmesini isterler. Davacı olan, konuyu şöyle aktarır: “Benim şu (din) kardeşimin doksan dokuz koyunu var, benimse bir tek koyunum! Böyle iken "onu da bana bırak!" dedi ve çenesiyle beni bastırdı.” (Sad/23)
Bu ne demek? Bazen zalim, güzel ve etkili konuştuğu ya da ısrar edip bıktırdığı için haklı görünebilir, demek.
Bu yüzden Fahr-i Kâinat Efendimiz muhakemeleşmek için huzuruna gelenleri bakın nasıl ikaz ediyor: “Ben ancak bir insanım. Hâlbuki siz yargılanmak için bana geliyorsunuz. Biriniz delil getirmekte diğerinizden daha usta olabilir. Ben işittiğim söze göre hüküm veririm. Buna göre bir kimseye mümin kardeşinin hakkını alıp verirsem, ona Cehennemden bir parça veriyorum, demektir.” (Riyazussalihin, Zulmün Haram Olması, 217)
Görüşünü savunmada ustalık her zaman haklılıkla bir arada bulunmuyor maalesef. Çoğu zaman tam tersi oluyor. En üzücü örneklerini siyasetçilerde gördüğümüz bu “çenesiyle bastırma” tehlikesi öncelikle hukukçuların başına beladır. Ondan daha az olmamak üzere dini ilimlerle meşgul olanlar da bu tehlikeyle karşı karşıyadırlar. Delilleri kendi görüşünü onaylayacak şekilde yeniden tasnif etme, karşıt görüşlerin delillerine yer vermeme (bazen ansiklopedilerde bile rastlanabiliyor bu duruma), ayet ve hadisleri zorlayarak kendine delil üretme gibi çeşitli yollarla düşülebiliyor bu tehlikeye.
İnsanların haklarını ellerinden almak ya da onları yanlışa sevk etmek için kaba güç kullanmaktan daha etkili bir yöntemdir onları ikna etmek. İşte “çene”nin gücü burada devreye giriyor. Bu ikna olmuş zavallılara Kur'ân'da ‘müstazaflar’ deniyor. ‘Zayıf bırakılmış olmak’ bu pozisyona razı olmayı da içerdiğinden ayetlerde şiddetle eleştiriliyor.
O halde gözümüzü açalım ve üstümüze çeneleriyle (kitapları, TV kanalları, prestijleri, unvanları, güçleri vs.) hücum eden haksızlara boynumuzu eğmeyelim. Kim olduklarına ve nasıl etkili olduklarına değil; “ne” söylediklerine bakalım. Buna gücü yetecek olanların çok küçük bir azınlık (yaklaşık %7'lerdeymiş bu oran) olduğunu biliyorum. Ama siz de bu yazılanları okumakla o küçük azınlık içinde olduğunuzu gösteriyorsunuz zaten...