Hadis Olarak Bilinen Asılsız Sözler (IV)

 
Sonpeygamber.info Web Portalı olarak hadis araştırmaları ve hadislerde sıhhat meselesi üzerine tartışmalara katkıda bulunmak amacıyla Osman Arpaçukuru'nun "Hadis Olarak Bilinen Asılsız Sözler" isimli yazı dizisini okurlarımıza sunmaya başlamıştık. Arpaçukuru, yazı dizisinin dördüncü kısmında, 'Kur'ân'a başlama duası'nı kaynaklar bakımından incelemeye alıyor. Yazar, dizinin sonraki kısımlarında da Hz. Peygamber'e izâfe edilen başka sözleri ele alan yazılarıyla Sonpeygamber.info'da olacak.

“Kur'ân'a başlama duası” - "Kur’ân-ı Kerîm’i Okumaya Başlarken Okunacak Dua"

 

اَللَّهُمَّ بِالْحَقِّ اَنْزَلْتَهُ وبِالْحَقِّ نَزَلَ * اَللَّهُمَّ عَظِّمْ رَغْبَتِي فِيهِ * وَاجْعَلْهُ نُوراً لِبَصَرِي وَشِفَاءً لِصَدْرِي * اَللَّهُمَّ زَيِّنْ بِهِ لِسَانِي وَجَمِّلْ بِهِ وَجْهِي* وَقَوِّ بِهِ جَسَدِي وَارْزُقْنِي تِلَاوَتَهُ عَلَى طَاعَتِكَ آنَاءَ اللَّيْلِ وَاَطْرَافَ النَّهَارِ * وَاحْشُرْنِي مَعَ النَّبِيِّ مُحَمَّدٍ وَآلِهِ الْاَخْيَارِ


Duanın anlamı:

"Allahım, sen bu Kur’ân-ı Kerîm’i hak olarak indirdin; o da böylece hak olarak inmiştir. Allahım, ona karşı ilgimi artır; onu gözümün nuru, gönlümün şifası kıl! Allahım; dilimi onunla süsle, yüzümü onunla güzelleştir ve bedenime onunla güç ver! Sana ibadet için gece gündüz okumamı nasip et! Beni Peygamber'in ile ve O’nun seçkin ev halkıyla birlikte haşret!"

Bu dua özellikle hanımların ellerinden düşmeyen, hanım meclislerinde çokça okunan, Kur'ân'dan seçme surelerin yer aldığı "Yasin-Tebâreke" kitaplarında karşımıza çıkıyor. Söz konusu kitapların ilk sayfalarında yer alan bu duanın Kur'ân ve sure okumaya başlamadan önce okunması tavsiye ediliyor.

Bir dua olması ve içeriğinin de İslam'ın öğretilerine ve ruhuna uygun olması sebebiyle okunmasında ve başkalarına tavsiye edilmesinde hiçbir sakınca yok. Güzel anlamı sebebiyle bu dua sadece Kur'ân ve sure okumaya başlarken değil her zaman okunabilir.

Müslümanı bu duayı okumaktan engelleyen ya da yasaklayan herhangi bir dinî hüküm ya da kural bulunmuyor. Dolayısıyla dua olarak okunmasına ve tavsiye edilmesine karşı değiliz; bilakis bunu tavsiye ederiz.

Buraya kadar her şey tamam… Sorun bundan sonra başlıyor.

Söz konusu kitaplarda duanın bulunduğu sayfada duanın hemen öncesinde veya sonrasında duayla ilgili bir de hadis naklediliyor; hem de Müslim'den. Senedi ve râvîsi belli olmayan, Peygamberimiz’in ağzından nakledilen hadis şu şekilde:

"Sevgili Peygamberimiz bu dua ile ilgili şöyle buyurmuştur: ‘Her kim, Kur'ân-ı Kerim (veya Yâsin-i Şerif ve diğer surelerden) okumak istediğinde, okumaya başlarken bu duayı okursa Allahu Teâlâ onun okumuş olduğu Kur'ân'ın her bir harfine elli bin (50.000) sevap verir." (Hadisi Müslim rivayet etmiştir.)

Parantez arasında yazan (veya Yâsin-i Şerif ve diğer surelerden) sözünün hadiste olmayıp ayrıca eklendiği açık. Sonradan eklendiği belirtilmek istendiği için doğrudan metinle iç içe yazılmayıp parantez arasında yazılmış.

Bir süre önce bir yayınevi bizden de bu tarzda Kur'ân'dan seçme surelerin bulunduğu bir kitap hazırlamamızı istedi. Kitabın ilk sayfasına da bu duayı yazmamız söylendi.

Kitabı hazırlayıp sıra duayı yazmaya gelince; duyduğumuz bir sözü doğruluğundan emin olmadan hadis diye naklederek Allah Rasûlü (sav)’ne iftirada bulunmak istemedik. Bundan dolayı duayı, hadis olarak nakledilen sözün sonunda bildirilen kaynakta -İmam Müslim'in Sahîh'inde- araştırdık. Teknolojinin imkânlarından da yararlanarak yaptığımız uzun aramalarımıza rağmen duayı Müslim'de bulamadık.

"Hadisin kaynağı yanlışlıkla ‘Müslim’ yazılmış" olabilir diyerek arama kaynaklarımızın sayısını artırdık. Sayısı neredeyse 3000 cilde ulaşan hadis kaynaklarındaki aramalarımızın sonucu yine olumsuzdu. Bu dua ve sonundaki hadis ne sahih hadis kitaplarında ne sünenlerde ne müsnedlerde ne de başka herhangi bir hadis kaynağında yer alıyordu. Acaba uydurma rivayetleri toplayan hadis kaynaklarında bulunuyor olabilir mi diye yaptığımız aramada da çabamız boşa çıktı.

Sonra çok ilginç bir şey öğrendik: Arapça bilenler bilirler; Arapça bir kelime olan "müslim" Türkçede "(herhangi) bir Müslüman erkek" anlamına gelir. Meğer hadisin sonunda yazan "Müslim" sözünden maksat da buymuş! Mesele Arapça ile ilgili olsaydı; bu temel düzeyde dahi Arapça okumuş herkesin bileceği bir şeydir. Ancak söz konusu ilim, Hadis olduğunda; orada "Müslim" başkadır; o herhangi biri değil, tamamen sahih hadislerden meydana gelen, dünyaca meşhur Sahih-i Müslim kitabının yazarı, başımızın tacı İmam Müslim'dir. Bu sebeple, hadis olarak nakledilen sözün sonunda yazan "Müslim"den maksadın "bir Müslüman erkek" olduğunu söyleyen zorlama yorumu isabetli bulmuyoruz. Hz. Peygamber'e iftirayla O’nun ağzından hadis uyduran bir kimsenin bu işe İmam Müslim'i de alet etmiş olması yadırganacak bir durum değildir. Hz. Peygamber'in ağzından yalan uydurmak herhangi bir insanın ağzından yalan uydurmaya benzemez; ilkinin sonucu daha vahimdir, tövbe edilmediği takdirde cehennem ateşidir.

Netice olarak bu duayı ve onunla bağlantılı olarak hadis diye nakledilen sözü sayısı neredeyse 3000 cilde ulaşan hadis kaynaklarında bulamadık. Dolayısıyla hiçbir hadis kaynağından doğrulayamadığımız bu dua ve onunla ilgili olarak hadis diye nakledilen söylenti hakkında "Hz. Peygamber'in hadisidir" diyemiyoruz. Hz. Peygamber'in hadisi olmadığı halde bu şekilde nakledilmesi Allah Rasûlü (sav)'ne iftira atmak olacağı için bundan şiddetle kaçınıyoruz.

Uydurma rivayetleri toplayan hadis kaynaklarında da bulunmuyor olmasından hareketle bu dua ve onunla ilgili olarak nakledilen sözün çok sonraları -belki çağımızda, yakın bir dönemde- uydurulduğunu tahmin ediyoruz.

Dua hakkında olumlu kanaatimizi yukarıda paylaştık. [1] Bununla ilgili olarak hadis diye nakledilen söylentiye gelince; o, çeşitli amaçlarla Allah Rasûlü (sav)'nün ağzından uydurulmuş bir söz; O’na atılmış bir iftiradır. Doğruluğundan emin olunmadıkça hadis olarak yazılması, nakledilmesi asla caiz değildir. Her kim bile bile bunu yaparsa, cehennem ateşinde ebediyen kalmayı göze almış demektir. Hiçbir Müslüman bilerek ve isteyerek bu büyük günahı işlemez, bunda ısrarcı olmaz. [2] Her şeyi bilen sadece Allah'tır. Bizi söylediklerimizde ve yazdıklarımızda doğruya ulaştırsın (âmin).

* * *

Allah Resûlü (s) şöyle buyurmuştur:

"Kim bile bile benim ağzımdan yalan uydurursa, cehennemdeki yerine hazırlansın." [3]

"Yalan olduğunu bildiği halde bir sözü bana nispet ederek nakleden kimse iki yalancıdan biridir." [4]

"Kesinlikle benim ağzımdan yalan uydurmak, herhangi birinin ağzından yalan uydurmaya benzemez. Kim bile bile benim ağzımdan yalan uydurursa, cehennemdeki yerine hazırlansın." [5]


Dipnotlar:

1. Hazırladığımız kitaba da sadece duayı aldık.

2. Bu duanın ve onunla ilgili olarak hadis diye nakledilen söylentinin hadis olduğunu bilen kardeşlerimiz varsa onlardan ricamız, onun hadis kaynaklarındaki yerini açık olarak bize bildirmeleridir.

3. Buhârî, İlim 38, Cenâiz 33; Müslim, Mukaddime 2, 3; Ebû Davud, İlim 4; İbn Mâce, Mukaddime 4; Tirmizî, İlim 8; Menâkıb 20; Dârimî, Mukaddime 25, 50.

4. Müslim, Mukaddime 8, 19; Tirmizî, İlim 9; İbn Mâce, Mukaddime 5; Ahmed b. Hanbel, IV, 255; V, 14, 19, 20.

5. Buhârî, Cenâiz 33; Müslim, Mukaddime 4 (4).

 

(Yazının birinci bölümü için tıklayınız.)
(Yazının ikinci bölümü için tıklayınız.)
(Yazının üçüncü bölümü için tıklayınız.)