Her çocuğun, çocukluk ve ergenlik yıllarında geçireceği zorluklara karşı hazırlıklı olmasını sağlayacak bir duygu deposu vardır. Çocuklarımızın duygu depolarını koşulsuz sevgiyle doldurmamız gerekir. Çünkü gerçek sevgi koşulsuzdur. Koşulsuz sevgi, çocuğu davranışlarıyla değerlendirmek yerine onu olduğu gibi kabul eder ve onaylar. Ne yaparsa yapsın (ya da ne yapmazsa yapmasın) ana babası onu sever. Ne yazık ki bazı ana babalar çoğunlukla koşullu sevgi sergiler.
Çocuklarını oldukları gibi kabul etmekten öte bir şeye bağlıdır bu sevgi. Koşullu sevgi performansa dayanır ve genellikle istenildiği şekilde hareket eden ve beklentileri yerine getiren çocuklara armağanlar, ödüller ve ayrıcalıklar sunan eğitim teknikleriyle desteklenir. Çocuklarımızı eğitmemiz ve disipline sokmamız gerekir ama tabii ki sevgi depolarını doldurduktan sonra. Bu depolar da ancak koşulsuz sevgi ile doldurulabilir. Sevgi depoları sürekli bir şekilde doldurulmaya ihtiyaç duyarlar çünkü sürekli tüketilmektedirler.
Koşulsuz sevgi, çocuğumuz kötü davrandığında bile gösterdiğimiz sevgidir. İlk yıllarda verilen temel sevgi, çocuğun öğrenme ve yeni bilgiler edinebilme yetilerini etkiler. Bu yaştaki çocukların etkili öğrenmeden önce mutlaka duygusal düzeye ulaşmaları gerekir. Ergenlik çağında ise koşullu sevgiyle büyüyen çocuklar bu şekilde sevmeyi öğrenirler. Memnun olduklarında anne babalarını memnun edecekler, memnun olmadıklarında ise onları üzeceklerdir. Oysaki bu gençler koşulsuz sevgiyi tatmamışlardır. Bu kısır döngü genellikle öfke, kırgınlık ve taşkın hareketlere dönüşür. Öyleyse bu koşulsuz sevgiyi nasıl vereceğiz, bu olgunlaşma düzeyini nasıl sağlayacağız? Çocuğa sevgiyi her dilde göstermek ve onun ruhsal özelliklerini tanımak, istediği sevgi dilini (fiziksel temas, nitelikli zaman, onay sözleri, armağanlar ve hizmet davranışları) ortaya koymak gerekmektedir. İşte böylece sağlıklı bireyler yetişecek ve sağlıklı aileler olacaktır. (Gary Chapman & R. Campbell, Çocuklar İçin Beş Sevgi Dili, (Çev: Ozaner, Pelin, İstanbul 2003, s:17, 26, 30)
Peygamberimiz yıllar öncesinden sevgi dilinin de temellerini atmıştır. Onun bütün çocuklara karşı samimi bir ilgisi vardı. Yine O, bütün çocukların babası ve dedesiydi. Karşısındaki çocuğa bir yetişkinmiş gibi değer verir ve ciddiyet gösterirdi. Onların yaramazlıklarını fıtratlarının bir gereği olarak değerlendirir ve onlara karşı gayet şefkatli davranırdı. Hiçbir çocuğa kızmamıştır. Çünkü O, çocuklara karşı pozitif eğitimden yana olmuştur. “Çocuğun küçüklüğünde yaramazlığı büyüklüğünde aklının çok olacağına alamettir” (Feyzü’l Kadir, 4, 310) diyerek ölçülü müspet davranışı tavsiye etmiştir.
Günümüzde bilim adamları tarafından ortaya atılan, çocuk eğitimi ve kişisel gelişiminde önemli bir yer tutan beş sevgi dili ile ilgili uygulamalarının, sevgili Peygamberimizin çocuk eğitimi ve koşulsuz sevgisinde çok büyük yer tuttuğunu görüyoruz.
Şimdi Peygamberimiz’in çocuklara beş sevgi dili ile ilgili uygulamalarından örneklere bakalım:
1) Hizmet davranışları: Hz. Ali’nin rivayetine göre Rasûlullah (sav) bir gün kendisini ziyarete gelir ve yanlarında geceler. Hasan ve Hüseyin bu sırada uyumaktadırlar. Bir ara Hasan hemen arkasından da Hüseyin su isterler. Hz. Peygamber derhal su kabına koşarak önce Hasan’a sonra da Hüseyin’e su verir. Bunun üzerine Hz. Fatıma (r.anha) dayanamayarak, “Hasan’ı Hüseyin’den daha fazla seviyor gibisin” deyince, “Hayır ilk defa o istedi, önce isteyene öncelik verilir.” (Müsned, 1, 101) cevabını verdi.
Abdullah b. Cafer, “Bir seferden dönünce biz onu karşılardık, yanımda ya Hasan ya da Hüseyin olurdu. O da birimizi önüne diğerimizi arkasına alarak Medine’ye getirirdi.” (İbn Mace, Edeb, 48)
2) Fiziksel temas: Rasûlullah (sav) çocuklara her zaman yakın olmuş, ağlayan bir çocuk gördüğünde onları okşayıp öperek susturmuştur. Bu konuda bir de müjde vermiştir: “Kim ağlayan bir çocuğu sakinleşinceye kadar gönüllerse Cenab-ı Allah cennette ona memnun oluncaya kadar ikramda bulunur.” (Deylemi, 2, 147/a)
Hz. Peygamber, “Çocuklarınızı öpün, zira her öpücük için size cennette bir derece verilir ki her iki derece arasında beş yüz yıllık mesafe mevcuttur. Melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin için yazarlar.” (Müsnedü Zeyd İbn Ali, 505) Usame bin Zeyd şöyle rivayet etmiştir:
Rasûlullah (sav) beni alır, dizi üzerine oturturdu. Hasan’ı da öbür dizine oturturdu. Sonra bizi göğsüne bastırır, “Allah’ım bu ikisine rahmet ihsan eyle. Çünkü ben, bunlara hayır ve saadet diliyorum.” (Buhari, Kitabü’l-Edeb, 22) derdi.
Fiziksel temasın en güzel örneği kucaklayıp öpmektir. Hz. Peygamber’in, “Kokusu cennet kokusundandır” (Mecmeu’z-Zevaid, 8, 156) dediği çocukları kucaklayıp öpmesi o kadar çoktur ki sık sık Hasan ve Hüseyin’i çağırtıp onları koklar ve bağrına basardı.
3) Nitelikli beraberlik: Hz. Peygamber torunlarıyla arasına engel koymaz, onların psikolojilerinden çok iyi anlardı. Onlarla nitelikli zaman geçirmeyi hiç ihmal etmezdi. Rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav), Hasan ve Hüseyin’i sırtına almış ve ellerini yere koyup yürürken, “Ne güzel, ne güzel! Sizler ne güzel süvari, deveniz de ne güzel” dediği defalarca görülmüştür. (Kenzü’l Ummal, 16, 271)
4) Armağanlar: Rasûlullah (sav)’a bir keresinde Habeşistan Necaşi'sinden içinde altın bir kolye bulunan birkaç parça hediye gelmişti. Hz. Peygamber’in kızı Zeynep’in iki çocuğundan birisi olan Umame bir köşede oynuyordu. Hz. Peygamber bu kolyeyi ailesinden en sevgili olana hediye edeceğini söyledi. Hz. Peygamber’in eşleri bu şerefin Hz. Aişe (r.anha)’ye ait olacağını düşündüler. Fakat Rasûlullah (sav) Umame’yi çağırdı ve kolyeyi onun boynuna taktı. Kendisine güzel bir hediye sunulunca onu cemaatin en gencine vermesi âdetiydi. (Afzalurrahman, Siret Ansiklopedisi, İstanbul 1990, cilt: 2, s. 235.)
5) Onay sözleri: Sâib b. Yezid’in hatırası Hz. Peygamber’in selam veren çocukları onaylaması ve takdir etmesi bakımından önemlidir. Kişisel gelişimi sağlaması bakımından da önemlidir. Sâib b. Yezid der ki: “Biz çocuklarla oynuyorduk. Yanımızdan Hz. Peygamber geçti. Ben arkadaşlarımdan ayrılarak selam verdim. Selamımı aldı ve sen kimsin, diye sordu. Ben Sâib b. Yezid dedim, “Allah seni mübarek kılsın” dedi.” (Mecmeu’z-Zevaid, 9, 409)
Peygamberimiz kendi çocuklarına, torunlarına ve diğer bütün çocuklara davranışları ve eğitim metodu ile farklı bir yaklaşım sergileyerek çağımız anne-babalarına rehberlik etmektedir. “Şüphesiz, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Rasûlü (sav)’nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 33/21)