İnanma kapasitemiz doğuştandır. İnsan herhangi bir kapasitesini (görme, işitme, sezme, düşünme) olduğu gibi inanma gücünü de zamanla geliştirebilir ya da yok edebilir.
Dikkatle bakarsak etrafımızdaki insanlarda (ve tabii ki kendi iç dünyamızda) imanın gücünün nasıl arttığını veya nasıl azaldığını gözlemleyebiliriz. İlkinde imrenerek; ikincisinde yüreğimiz burkularak. (Yüz yüze geldiğimiz her insanın evrildiği hallerde küçük-büyük payımız olduğunu unutmadan.)
Bugün size kendi sınırlı tecrübeme dayanarak inanma yeteneğinin zaman içinde kaybolmasına yol açan nedenlerden bazılarını çok kısaca saymak istiyorum:
Bu sebeplerden bir tanesi insanın haz duygusunu manevi unsurlara bağlayamayışı. Bütün hazlarımız bedeni ve dünyevi olduğunda bu güçlü dürtü kendisiyle çelişen her fikri zayıflatmaya başlıyor. Burada inanma ile irade arasındaki ilişkiye de bir cümleyle işaret etmiş olalım.
Bir diğeri çocukluktan başlayarak ama özellikle, insanın adalet ve hakkaniyet arayışının doruğa çıktığı gençlik yıllarında güven duygusunun yitirilmesi. "İman", "emniyet" ile aynı köktendir. Bu duygulardan biri yitirilince diğeri de zayıflamaya başlıyor. Bir gencin bu duyguyu yitirmesine sebep olabilecek neler yapmış olabilir yetişkinler, bunu düşünmeyi size bırakıyorum.
Bu iki faktörden daha basit olmak üzere yine çocukluktan başlayarak din hakkında sorduğu sorulara çoğu zaman akıl dışı cevaplar verilmek suretiyle inanabilmesi için adeta aklının iptalini gerektiren cahillikler.
Bunların dışında önemli bir psikolojik faktör olarak kimlik gelişimi döneminde etrafında özdeşleşebileceği modeller ararken kendisine dini anlatan kişi(ler)in karakterleri sorunlu olması. Din ile o kişinin zihinde birleşmesi de uzun vadede aşılması zor bir problem oluşturabiliyor inanç açısından.
Bütün bu saydıklarımızın sonucu ve hepsinin üstünde aşılması en zor iman engeli kibirdir. Kibir, şeytandan başlayarak tarih boyunca neredeyse tüm iman düşmanlarının ortak kişilik özelliğidir.
Şimdi dikkatinizi çok önemli bir noktaya çekmek istiyorum: Bu saydığımız inanç engellerinin hiçbirisi insanın asli özelliği, yani düzeltilemez, vazgeçilemez temel bir insani özellik değildir. Hepsi arızidir/sonradan kazanılmıştır. Eğitilebilir.
Ramazan, şeytanların bağlandığı, iyiliklerin kolaylaştığı, ibadete meylin arttığı günlerdir. Rabbim bu mübarek günleri, günahların ürediği bataklık olan kişilik kusurlarımızı iyileştirmeye vesile kılsın.