Kamer: Kalbimde Bin Ay

Yaklaştı saat… Evet, yaklaşıyor saat. Hiç uzak olmadı aslında. İçimdeki tik-tak'lar sonumun ayak sesleri. Gelip geçmeler, terk edip dönmemeler nihai tükenişin soğuk nefesi. Kayıyor bastığım zemin. Devriliyor yaslandığım duvarlar. Vuslatlarım kıyısından köşesinden yırtılıyor. Yerleştiğim odalar daralıyor. Doyduğum sofralar kaldırılmak üzere. Tenim soyunuyor ruhumdan. Aynalardan çekiliy...

Kur'ân Yolculuğu: Mutaffifin Suresi

“Vay haline ölçüyü eksik tutanların... Onlar, öteki insanlardan haklarını eksiksiz isterler. Ama borçlarını ölçüp tartmaya gelince, onu azaltmaya çalışırlar. Hak yemeye gelince ölçüsüz, hak vermeye gelince ölçü düşkünü… Onlar bilmez mi ki tekrar diriltilecekler. Ve korkunç bir Gün'de hesaba çekilecekler. Bütün insanların âlemlerin Rabbi huzuruna varacakları Gün'de...&n...

Yüzleri Solgun Suffeli Üniversiteliler

20. yüzyılın son demlerinde Suffe’yi görmek nasip oldu. Fatih Karagümrük’te, arka sokaklardan birinin giriş katındaki evin kapısından girince başka bir âleme geçilirdi. Aslında küçücük olan salon, yer minderlerinin üzerindeki ders başladığında alabildiğine genişliyordu. Buradan içler iyilikle dolmadan zihinler adalet, izan, teslimiyet, infak duygularıyla yıkanmadan çıkılmazdı. S...

“Müslümanı Müslümana Öldürtüyorlar”

İslam dünyası uzun süreden beri topraklarını mesken tutmuş büyük bir terör sorunuyla boğuşuyor. Yakın geçmişe kadar gündemde olmayan bu mesele içinde bulunduğumuz dönemde neden bir anda patladı?

Evvela terörün tanımını yapmak gerekiyor. Bugün terör denildiğinde biz şunu anlıyoruz: Sivillere yönelik bir şiddet, korkutma ya da yıldırma hareketiyle, toplumu ve özellikle de siyasi otoriteyi belli bir ...

Tek Tip Müslüman

İnsan ne kadar az bilirse kendini tek doğru sanma düzeyi o kadar artıyor. Bilginin kaynaklarına ulaşma becerimiz azaldıkça kendimize güvenimiz kuvvet kazanıyor; fikirlerimizi, kararlarımızı daha bir hararetle savunup esnekliğimizi kaybediyoruz. İnsanın İslam'ın evrenselliğini algılamasını sağlayacak şey bilgide derinleşmesidir. Allah'ın kitabına, Rasul’ünü...

Kur'ân Yolculuğu: İnşikak Suresi

İnsanlığını sağ bırakmak… Kabul et; içinde “ayrılık ne vakit” düşüncesi olmadan hiçbir kavuşma yaşamadın. Doğman bir ayrılıktı. Ölmen başka bir ayrılık… Yaşadığın hayat içinde bin bir ayrılık. Kabul et; için için ertesi günün yorgunluklarını hesaplamadığın, şöyle tam bir dinlenme zamanı geçirmedin. Kabul et; yaşadığın her sevincin içinde ya yanaklarına, ya içine içine...

Târık: Yıldızlarla Çalıyorsun Kapımı

Gökler ve gece gelen konuk konuşsun sana. Gökleri tanık tutuyorsun. Göğü söz diye indiriyorsun aklımın toprağına. Arza düşmüş bakışımı yukarı kaldırmamı bekliyorsun. Yer'li olmuş aklım; Sen gök çekimine tutulsun istiyorsun. Sağır sebepler arasında boğulan, insafsız çarklar arasında ezilen, sonu gelmez yokuşlarda susayan kalbime yeni bir ufuk açıyorsun.   Amennâ. Gökyüzüne varıyo...

Tarık: Karanlığın Muhalifi Yıldızlar

Her yıldız bir iddia gibi durur başımızın üstünde. Uzayın, çok uzaklarındaki derinliğin bir selamı gibi ışıldar orada. Ve her yıldız şunu söyler gönderilmiş iddiasında: “İnançsızlık karanlıktır!” Kendini küçük bir kara parçası kadar bilmek, teninden uzayına; ruhuna uzanamamak gibi midir bilinmez bu inançsızlık denilen şey… Ona kendi iç sesi “Nasılsın?” dediğinde, &...

Müjdelenen Evlat: Hz. İshak

O, tanıdığına ve tanımadığına ikram eder, onları ağırlamaktan huzur duyardı. Bir gün evine hiç tanımadığı üç yakışıklı genç geldi. Adeti üzere koşturdu ve bir dana kızartarak önlerine koydu. Misafirlerin, bu ikrama hiç el uzatmadıklarını görünce Hz. İbrahim (as) onların düşmanlığından endişe ederek heyecanlandı ve çekindi. Onun bu durumunu gören misafirler İbrahim’i teselli ederek “En...

Kur'ân Yolculuğu: Tarık Suresi

“DÜŞÜN gökleri ve gece vakti geleni! Bilir misin nedir gece vakti gelen? O, yıldızdır (inanmadan yaşanan hayatın) karanlığını delip geçen (zaten) hiçbir insan korunmasız bırakılmamıştır.” (1-4) Sabah yıldızları. Geceden gelen, gece hece aniden kapıyı çalan aydınlık... İnsanın “nasıl yaşarsam her şeyimle mutlu olabilirim?” sorusunun tam karşısında, o soruyu ortadan kaldır...

Beled: Evim Sensin

Ötesi yok; işte Ben şahitliğe çağırıyorum bu beldeyi… Aldanışım mekânla başladı. Dünyamla, ülkemle, şehrimle, yuvamla, bedenimle… Varlık konforu var edilmişliğimi unutturdu. Var edilmişliğimi unutunca, Var Eden Seni unuttum. Süreklilik vaad eden yerleşimler gelip geçiciliğime kör etti beni. "Hep buradasın! Yaslan şöyle, rahatına bak!" dedi camekânlar, vitrinle...

Beled: Kebed Olamadım Sancısı

Son Peygamber’in özgürlüğünü elde edinceye kadar bütün çileleri çektiği Mekke ya da Medine “insanın derde düştüğünün/kebed” özel olarak tanığıdır. Tabii hayat mücadelesinde ve elbette özellikle özgürlük mücadelelerinde herkesin, her insanın yaşadığı kent, kasaba hayatın bu yanının; bu meşakkat, şiddet ve mihnetin tanığıdır. Ne memleketler, uzak yakın ne coğrafyalar, ne uygarlıkl...