İki Yürüyüş

Kaderimiz bir gecede değişti. Hira’da. Kamer nasıl bölündüyse, kader de bölündü o gece. "Şakk-ı Kamer"e giden yol "Şakk-ı Kader" [1] gecesinden geçti. Ki kader bölünmesinin ki ışığa hâlâ üzerimizde. Karanlıklarımızın ufkunda bin güneş şavkı, bin sabah ümidi Kadir gecesi, Kader gecesi. O gece şehirde aradığını dağda buldu "güvenilir Muhammed (sav)"....

Kaf: Durup Düşünme Durağı

Kaf! Tek hecelik bir vuruş! Akışı durduran keskin bir uyarı! Sessizliği yırtan tok bir sayha! Alışık olmadığım bir hitap. Bir harflik sesleniş. Bir hecelik dokunuş. İçine anlam koyamadığım ama varlığını anlamlı bulduğum keskin bıçak darbesi. Duraksadım burada. Durmamı ima ediyor olmalı Kâf. Tam burada. Gürültüleri susturup, telaşları uzaklaştırıp bir bıçak sırtında kalmalıyım. Bir kavşak b...

Kaf: Damarın Şah'ından da Yakın

Yine ilk yıllarda düşmüş bu arınma sözleri, bu yağmurlar... Belki benim/ senin de kendini bilmeye başladığı ilk yıllarına düşecek. Ya da bizde daha evvel hiç olmadığı kadar ilkliği, başlangıçları, yenilikleri, ilkellikteki o safiyeti gün yüzüne çıkaracak. Ruhsal ürpertiler, iç üşümeleri, titreme/ kendine gelmelere neden olacak. Kimbilir. Gökten atanmış elçiler ve Son Peygamber sana bunları söyl...

Mürselat: Yalancılar Gönderileri Yalanlaya Yalanlaya Bitiremedi ki

Üst üste. Yan yana. Bir daha. Bir daha. Yeni baştan. Yine yeniden. Hep yeni. Hep taze. Israrla. Hiç bıkmadan. Usanmadan. İnkâr edenlerin inkârlarını ciddiye almadan. Yalanlamalara aldırış etmeden. Yok saymaları, küçümsemeleri, üstünü kapatmaları, azımsamaları utandıra utandıra. Gönderiler gelmekte iç içe. Sözler inmekte tane tane. Yağmur taneleri gibi diri. Diriltici. Vurduğu her y...

Mürselat: Adresin Soruluyor Kapın Çalınıyor

Mürselat… Varlığın varoluş öyküsünü anlık duyurduğu veya sen uzun uzun kalıyorsan yanında ve bakıyorsan ona, gözlemliyorsan, irdeliyorsan, inceliyorsan daha iyi anlamak isteyen bakışlarla, sana bıraktığı anlamdır, sana verdiği öz cümlelerdir. Böyle bir arayışçı için sanki herşey bir anlam bırakmak için görevlendirilmiş gibidir. Merak sürükler. Soru hikmetin peşindedir. Mürselat bulunmak ...

Hz. Peygamber’in Medeniyet Projesi

20. ve 21. yüzyıl üzerine yapılan tartışmaların büyük kısmı “modernlik” ve “birey” kavramlarının etrafında şekillendi. Günden güne makineleşen, dolayısıyla insan faktörünü devreden çıkarmaya çalışan kapitalist düzenin “hep daha fazlasını” istemesi, bireyin sosyal çevresinden soyutlanmasının önünü açtı. Bu da birçok sorunu beraberinde getirdi haliyle. Kendini as...

Kur'ân Yolculuğu: Gaşiye Suresi

Bugün omzunu kaldırarak, burnunu havaya dikerek, sorumsuzca yapageldiğin bir iş varsa “ey insan” bunu yarın yere bakarak, yerde bakacak bir yer, bir nokta bulamayarak ödeyeceksin. O zedelediğin onurun, sorgulayıcı bir bakışla senin gözlerinin içine bakacağından, gözlerinin tam karşısına, karşına bakamayacak duruma düşeceksin. Onurunla yüzleştirildiğinde yüzün yere düşecek. Yere bakaca...

Hz. Asiye

Kadının sosyal hayattaki yeri ile ilgili tartışmalar hep var olagelmiştir. Kadın ve erkeğin birbirinden farklı özelliklere sahip iki ayrı cins olması, birbirlerini anlamaya, anlamlandırmaya çabalamaları kimi zaman ötekileştirmeyi de beraberinde getirmiştir. Kur’ân-ı Kerîm ise kadına ve erkeğe göre ayrı ayrı değil, insanların hepsine birden hitap eden bir kitaptır. “Ne gün...

Hümeze: Avucumda Köz Biriktiriyorum

Uzayıp gidiyor. Sonu gelmiyor alevli sütunların. Geçemiyorum karşıya. Firar ettiğim her kapı yeni bir zindana açılıyor. Bir yanda yeni şeyleri ele geçirme telaşı. Bir yanda eldekileri yitirme kaygısı. Hafiflemiyor hırsım. Yüreğimden ateş eksilmiyor. Zindandayım. Serinlik ümidim kalmadı. Uzayıp giden parmaklıklar arasında [kendi zindanıma mahkûmum]. Bu ateş! Bu ateş! Hiç terk etmiyor beni....

Hümeze: Kusura Bakma

“Vay haline iftira atanın ve ayıp-kusur arayanın! Vay haline o kişinin  ki, serveti biriktirir ve onu bir kalkan sayar. Zanneder ki serveti onu sonsuza dek yaşatacak! Hayır, tersine, öteki dünyada çökerten bir azaba  terk edilecektir o! Bilir misin nedir o çökerten azap? Allah tarafından tutuşturulan bir ateş, günahkâr kalplerin üstünde yükselen... Üzerlerine salınacak bir...

İlkeler Daima

Düğün mevsimindeyiz. Hemen her ailede birkaç düğün artarda… Rabbim herkese mutlu-mesut, hayırlarla, bereketlerle dolu yuvalar nasip etsin. İnsan sadece sıkıntı zamanlarında denenmez. Böylesine mutluluk vesilesi olacak anlarda da ne çeşit imtihan konuları vardır, bilirsiniz. Ailelerin birbirine yabancı olduğu, düzgünce iletişim kurulamadığın...

Dağ Sancısı

Gel yürüyelim. Yüzyıllar önce gerçekleşen, kaderimizi yeni baştan yazan bir yürüyüşün gölgesine sokalım başımızı. Hira'ya doğru yürüyen Muhammed-i Emin'e eşlik edelim. Yokuşta. Gözleri ufukta. Nereye gittiğini biliyorsun. Peki ya niye gidiyordu? Her gidişin bir sebebi olmalı değil mi? Derdi neydi ki? Rahatını kaçıran, huzurunu bozan, uykularını bölen gizli sancıya bir isim arayalım...