Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Latiç: ''Mevlid Müslümanları Buluşturan Şiirdir''

2 Ocak 2017 Pazartesi Sonpeygamber.info / Röportajlar


Saraybosna İslam Enstitüsü Profesörü ve Bosna Milli Şairi Cemalettin Latiç, Boşnakça bir mevlid-i şerif kaleme aldı. Türkiye’ye gelen Latiç ile “bütün Müslümanları buluşturan şiir” dediği mevlid-i şerif ve “Hz. Peygamberi şiirle sevmek” üzerine konuştuk. Mevlidinin İslami sembolleri Boşnakçaya yeniden kazandırma gibi bir amacının olduğunu vurgulayan Latiç, eserinin bu çağa ait bir soluk taşıdığını da dile getirdi.

Bütün İslam şairlerinde olduğu gibi benim için de temel ilham kaynağı nur-u Muhammediye’dir. Mevlidim aynı zamanda, komünist rejim ve batılılaşmanın Boşnak belleklerinden sildiği İslami sembolleri Boşnakçaya yeniden kazandıran bir çalışmadır.

Mevlid yazma fikri nasıl doğdu. Nasıl hazırlandınız, kimlerden ve nelerden ilham aldınız?

Bismillahirrahmanirrahim. Ben bir imam çocuğuyum. Babam bana ilk önce Arebitsa’yı (Arap harfleriyle yazılan Boşnakça milli yazısı) öğretti. Çocukluğumda camide babamla birlikte mevlid-i şerif okurdum. Bu bizim okuduğumuz mevlid-i şerif, Boşnakça olarak yeniden yazılmış ve manzum hale dönüştürülmüş şekliyle Süleyman Çelebi’nin Vesiletü’n-Necat eseridir. İlkokula başladığım sırada başka bir mevlid-i şerif telif edildi ama bu eser Latin harfleriyle basılmıştı. Allah rahmet eylesin babam, içimdeki bu mevlid okuma sevgisini ve şiir yazma yeteneğini gördü, bu konuda kendimi geliştirmem için bana hep yardımcı oldu.

Çocukluğumda başlayan bu mevlid okumaları bende büyük bir muhabbet uyandırdı. Allah Rasûlü’nün sevgisini, O’na olan özlemimi anlatmak için şiir yazmaya başladım.  Mevlid-i şerifimi yazmak için kesintisiz iki yıl boyunca çalıştım.  Peygamber Efendimiz’in hayatını, sahabileri ve Allah dostlarının hayatını öğrenmek için pek çok okumalar yaptım. Bulabildiğim hemen bütün siyer kitaplarını okudum. Peygamber Efendimiz’in hayatını, O’nun için yazılmış şiirleri, mevlidleri, hepsini…

Bütün İslam şairlerinde olduğu gibi benim için de temel ilham kaynağı nur-u Muhammediye’dir. Mevlidim, aynı zamanda İslami sembolleri Boşnakça’ya yeniden kazandıran bir çalışmadır. Yeniden kazandıran diyorum çünkü komünist rejim ve batılılaşma, İslami sembolleri Boşnak belleklerinden tek tek sildi. Bu mevlid-i şerifim aynı zamanda İslam geleneğinin kadim sembollerine olan sevgimin ve özleyişimin de bir ifadesidir.

Bosna’da bir mevlid yazma yarışması düzenleniyor ve siz de bu yarışmaya kendi yazdığınız Boşnakça mevlidle katılıyorsunuz. Bu yarışmadan biraz bahseder misiniz? Bosna’da bu kadar çok mevlid yazılıyor mu?

Yarışma ilanını geçen sene Bosna Hersek Diyanet İşleri Başkanlığı vermişti. Bu yarışmadan önce şimdiki Diyanet İşleri Başkanı Huseyn Ef. Kavazoviç ile konuşurken, bu çağın ve genç neslin yeni bir Mevlid-i Şerif’e ihtiyacı olduğuna kanaat getirdik. O zaman Huseyn Ef. Kavazoviç Tuzla Müftüsü’ydü ve ben ona yazdığım mevlidden bahsettim. Kendisinin de teşvik etmesiyle süreç başladı ve mevlidimi tamamlayıp yarışmaya katılmış oldum.

Boşnaklarda yazılmış birkaç mevlid var ama şüphesiz en önemlisi ve en meşhuru Gaşeviç mevlidi. Bugün hâlâ birçok kişi bu mevlidin Hafız Gaşeviç’e ait olduğunu zanneder ama aslında eser, Süleyman Çelebinin Vesiletü’n-Necat’ının şerhidir. Hafız Gaşeviç de zaten bunu eserin önsözünde belirtir. İslam kültür ve medeniyet tarihinde bu aslında yaygın bir temayüldür. Günümüze ulaşmış pek çok eserin şerhi de eserin kendisi kadar meşhur olabilir, sevilebilir. Gaşeviç’in mevlidi dışında şu an Safvet-beg Başagiç’in mevlid-i şerifi var. Bu mevlid halk arasında bilinir ama Gaşeviç’in mevlidi kadar meşhur olmamıştır. Ve elbette Reşad Kadiç’in mevlid-i şerifini unutmamamız lazım.

Biz Müslümanlar olarak tek bir lisanla konuşuyoruz. O da “aşk-ı hakiki” lisanıdır. Ve biz ehl-i sünnet ve’l cemaat olarak, Musul’dan Saraybosna’ya kadar bu lisan sayesinde kendimizi Hz. Muhammed (sav)’in bir parçası olarak görüyoruz.

Bize mevlidinizden bahseder misiniz?

Benim mevlid-i şerifim en azında benim hayalimde, yeni neslin ve bu çağın mevlididir.  Uzun yıllarımı İslam eğitimi alarak geçirdim (ki neredeyse kırk yıl oldu). Arapça bilirim ama Türkçe ve Farsça’yı öğrenemedim. Hafız Şirazi, Mevlânâ, Yunus Emre gibi isimlerin eserlerinden, hadis, akaid ve tefsir kitaplarından beslendim.  Hiç şüphesiz bu, ehl-i sünnet ve’l cemaat mevlididir. İlm-i tevhid mevlididir.

İnşallah Türkçe’ye tercüme edildiği zaman göreceksiniz, mevlidimin münacaat faslında özel bir anlatım var.  Daha sonra Hz. Peygamber’in nübüvveti ile hayatından kesitler geliyor. Sahabe, Tabiin ve Allah dostlarından bazı isimler de yer alıyor.

İkinci vatanım dediğim güzel ülkenizin Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez’e eserimi takdim ettiğimde, kendisi çalışmamı heyecanla ve takdirle karşıladı. Türkçe’ye tercüme edileceğinin müjdesini verdi. Allah’a şükrediyorum ki, inşallah bu mevlid, yüce gönüllü Türk milletinin de mevlidi olacak.

Biz Müslümanlar olarak tek bir lisanla konuşuyoruz. O da “aşk-ı hakiki” lisanıdır. Ve biz ehl-i sünnet ve’l cemaat olarak Musul’dan Saraybosna’ya kadar bu lisan sayesinde kendimizi Hz. Muhammed (sav)’in bir parçası olarak görüyoruz.

Boşnaklar, en zor günlerinde mevlid-i şerif sayesinde bir araya geldi. Biz hâlâ bayramlarda, Kadir Gecesi’nde, Mevlid Kandili ve diğer bütün kandillerde mevlid okuma geleneğimizi sürdürüyoruz. Sadece mübarek gün ve geceler değil, mesela çocuk doğduğunda, düğünlerde hatta yeni bir eve taşınınca, yakınlarımızın vefatının yedinci ve kırkıncı günlerinde mevlid okuruz. 

Bosna’da mevlid, hangi günlerde ve hangi vesilelerle okunur? Mesela Mevlid Kandili Bosna’da nasıl geçer?

Biz Bosna Hersek’te, Allaha sonsuz şükürler olsun, asırlardır mübarek günlerde ve kandil gecelerinde mevlid-i şerif okuruz. Hâlâ bayramlarda, Kadir Gecesi’nde, Mevlid Kandili ve diğer bütün kandillerde mevlid okuma geleneğimizi sürdürüyoruz.   Sadece mübarek gün ve geceler değil, mesela çocuk doğduğunda, düğünlerde hatta yeni bir eve taşınınca, yakınlarımızın vefatının yedinci ve kırkıncı günlerinde mevlid-i şerif okuruz.  Hatta bakın bazı camilerin vakıfnâmelerinde şöyle bir vasiyet cümlesi yazar: “Bu camiyi vakfedenin ruhuna senede bir kere mevlid-i şerif okunsun, dağıtılsın.”  

Mevlide Türkçe’yle başlarız. Süleyman Çelebi‘nin Vesîletü'n Necât’ının meşhur takdim beyitleriyle Türkçe olarak giriş yaparız:

 “Allah adın zikredelim evvelâ
Vâcib oldur cümle işte her kula

Allah adın her kim ol evvel anâ
Her işi âsân eder Allah anâ”

 “12 Rebiülevvel” (bizde Mevlid Kandili olarak geçmiyor) Boşnaklarda, komünizm döneminde bile çok özel bir şekilde kutlanırdı. Bizim halkımız çok zulüm gördü. Yarım asır boyunca zulüm ve baskı altında yaşarken biz İslam mesajını, Hz. Peygamber’in öğütlerini anlatmak ve yeni nesillere öğretmek için bir şey yapamadık. Ama bu zor günlerde bile bizi hep mevlid-i şerif bir araya getirdi. Bu sebeple Bosna’da mevlid- şerifin ayrı bir önemi vardır.

Çocukluk yıllarımdan aklımda kalan güzel hatıraların içinde bile hep mevlid-i şerif vardır. Mesela mevlid şerbetlerini, koronun söylediği salâvatları, babamın sesini, mevlid hediyelerini hatırlıyorum. Mevlid-i şerif okumak için toplandığımızda Peygamber Efendimiz, Hz. Ebu Bekir, Hz. Fatıma, Hz. Bilal, Hz. Hamza ile ilgili anlatılan hikâyeler, çocukluğumdan kalma en güzel anılar…

Bu adetlerin çoğu günümüzde yaşamıyor. Mesela eski kitaplarımızdan araştırıp çocukluğumda yapılan ama sonra unutulan “mevlid şerbeti”nin tarifini buldum ve bunu da mevlidime ekledim. Bu şerbet, bal, tarçın ve karanfil ile hazırlanıyor. Bosna’da zengin fakir herkes mevlid merasimi düzenlediğinde bu şerbeti yapar ve gelenlere ikram ederdi. Bildiğim kadarıyla Bosna ve Sancak Bölgesinin farklı yerlerinde, hatta eski Yugoslavya’da yaşayan Müslümanlar arasında, sonra yine Arnavutlar, Torbeşler, Türkler, Pomaklar, Çingeneler, Goranlar her birinin mevlid-i şerif için farklı adetleri vardır. Mesela Hersek bölgesinde yaşayan Müslümanlar, Gaşeviç’in mevlidini okuduktan sonra arkasından bizim Boşnak destanlarını, şiirlerini ve hikâyelerini de okuyorlar.   

Ben öğrencilerime şöyle diyorum: “Bizim iki rehberimiz var, biri Kur’ân diğeri hadis. İkisini de doğru okumak, anlamak ve onlarla yaşamak zorundayız.”

Bosna’da İslam geleneğini ve hadisleri yaşatan ve yeni nesillere aktaran temel dinamikler neler? En çok bilinen ve okunan hadis kitapları hangileri?

Allah’a şükürler olsun ki, bugün Bosna Müslümanları dinlerini serbestçe yaşayabiliyorlar. İslam’ı anlatmak için İslami İlimler Fakülteleri, medreseler, tekkeler, radyo ve televizyon programları, mescitler, okullarda din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri var. Hadis kitaplarının Boşnakça çevirileri var. Pek çok dilde yazılmış önemli dinî eserlerin Boşnakçaları var.

Mesela Boşnakçaya çevrilmiş en önemli Hadis kitapları, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Muslim. Teşany Belediyesi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı her sene, hadis alanında önemli çalışmalar yapanlara, kitap ve başka yayınlar hazırlayanlara “Hasan Ef. Şkapur Ödülü” vermektedir. Bugün Tirmizi ve Ebu Davud’un Sünen Koleksiyonu Boşnakçaya tamamen çevrildi. Otuz sene önce Muhammed Hamidullah’ın iki ciltlik eseri çevrilmişti. Yakın bir zamanda, Diyanet İşleri Başkanlığı Saraybosna Müdürlüğü, Rebiülevvel ayı boyunca “Selam Ya Rasûlullah” başlığı altında bir organizasyon düzenliyor. Bu organizasyonda Hz. Peygamber’in hayatı,  önemli siyer çalışmaları,  Hz. Peygamber’in sünnetini anlamak gibi konular ele alınıyor. Benzer programlar Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da sık sık organize ediliyor.

Sizin öğrencilerinize Kur’ân ve sünneti anlatma metodunuz nedir? Gençlere ne tavsiye ediyorsunuz?

Benim uzmanlık alanım tefsir. Tefsir derslerini İslami İlimler Fakültesi’nde veriyorum. Bu soru önemli çünkü günümüzde iki farklı akım var. Birincisi tefsire modernist yaklaşım. Yani Kur’ân yorumunda, tefsirinde hadislere ihtiyaç yoktur yaklaşımı ki bu çok tehlikeli bir düşünce. İkinci yaklaşım ise, Kur’ân sünnetsiz yorumlanamaz, tefsir edilemez yaklaşımı. Sünnet Kur’ân’ın ilk mübeyyinidir (ilk açıklayıcısı).

Ben öğrencilerime şöyle diyorum: “Bizim iki rehberimiz var, biri Kur’ân diğeri hadis. İkisini de doğru okumak, anlamak ve onlarla yaşamak zorundayız.”

Biz Hz. Peygamber’in arkasında durdukça, ona sahip çıktıkça aynı zamanda Hz. İbrahim’e, Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya ve bütün peygamberlere sahip çıkıyoruz. Museviler, Hz. Musa’nın sünnetini koruyamadılar. Hristiyanlar Hz. İsa’ya sahip çıkamadılar. Ama bizim yüzyıllardır Kur’ânı ezberleyen hafızlarımız, hadis âlimlerimiz yetişiyor.

Bosnalı Müslümanların İslam ve Peygamber algısı günümüzde ne durumda?

Hz. Peygamber’e karşı olan saldırılar yeni değil, bu Efendimiz’in nübüvvetinden itibaren başlayan ve bugüne kadar gelen bir durum. Bizim ülkemizde de böyle saldırılar, İslam ve Hz. Peygamber karşıtı söz ve eylemler var. Müslümanların İslam mirasını unutması ve sünnetten uzaklaşması Batının en büyük arzusu, en büyük projesi… Bu hayalini gerçekleştirmek için Batı, her türlü propagandayı yapacak, bütün gücünü kullanacak, hem psikolojik hem de fiziksel şiddetle dünyadaki Müslümanları İslam’dan uzaklaştırmaya çalışacak. Bizim burada şunu bilmemiz lazım. Biz Hz. Peygamber’in arkasında durdukça, ona sahip çıktıkça aynı zamanda Hz. İbrahim’e, Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya ve bütün peygamberlere sahip çıkıyoruz. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan bir Müslüman, gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin mirasını koruyan kişidir.

Museviler, Hz. Musa’nın sünnetini koruyamadılar. Hristiyanlar Hz. İsa’ya sahip çıkamadılar. Kitaplarına sahip çıkamadılar. Ama bizim elimizdeki Kur’ân, Hz. Peygamber’e indirildiği ilk hâliyle yaşıyor çok şükür. Ve bizim yüzyıllardır Kur’ânı ezberleyen hafızlarımız, hadis âlimlerimiz yetişiyor.

Mevlidiniz hayırlı olsun diyor ve bu güzel söyleşi için size teşekkür ediyoruz.

Esas biz sizlere teşekkür ederiz. Bizim Bosna’dan sonraki vatanımız Türkiye’dir. Türkiye’deki bütün Müslüman kardeşlerimize selam olsun. Biz Boşnaklar olarak sizin daima dostluğunuzu, kardeşliğinizi ve en kötü günümüzde yardımınızı gördük.  Diyanet işleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez’e, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a selam ederim.

Türkiye’deki kardeşlerimizin barış, birlik ve selameti için hep dua ediyoruz. İnşallah çok yakında mevlid-i şerifim Türkçeye tercüme edilecek. Allah, mevlidimi kardeş dilimizde dinlemeyi de bana nasip etsin. Allah yüce Türk milletine, Süleyman Çelebi gibi mevlid yazacak daha nice şairler yetiştirmeyi nasip etsin. İslam ümmeti mevlid-i şeriflerle, Peygamber Efendimiz’in sevgisiyle, ona duyduğu özlemle, muhabbetle bir araya gelsin.

Prof. Dr. Cemalettin Latiç Kimdir?

1957'de Gorni Vakuf'ta doğdu. Bosna-Hersek eski Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç ile 3 yıl hapishanede birlikte kaldı. Mladi Müslümani teşkilatının önde gelen isimleri arasında yer aldı ve Bosna Milli Mücadelesinde önemli görevler üstlendi. Bosna Hersek milli marşını kaleme yazdı.

Saraybosna İslamî Bilimler Akademisi'nde Tefsir dersleri verip, Kur'ân Dili Tefsiri hazırlıyor. Aynı zamanda Sancak Üniversitesi Felsefe Fakültesinde Edebiyat Teorileri dersleri veriyor. 9 kitabı yayımlandı. Mehmet Akif Ersoy'un Safahat'ı ve Yunus Emre'nin Divan'ını Boşnakçaya tercüme etti.