Ağaç Gölgesinde Bir Ömür

Doğduğu gün; yerin yüzü güldü, insanlığın ufkuna nur indi, zulümlerin izi silindi, zalimlerin gücü tükendi. Dünya gecesine ince bir hilal gibi ötelerin müjdesi eğildi. Ümitsizliğin kara perdesi yırtıldı. Doğduğunda babasızdı;  6 yaşında annesiz kaldı. Bir öksüz burukluğuyla, bir yetim kırılganlığı ile yaşadı. Çocukluğu duru ve sade oldu. Kalbi çöl yalnızlığında kıvamını buldu. Hiçbir şeyin ...

Fecr: Gecemin Siyahına İnce Bir Hilal Eğilişi

  Bu Ramazan,  hayatımız bir kez daha sakinleşecek ve bir kez daha durulacak az da olsa.   Baştan sona okumalarla hayatı yeniden daha doğru anlamanın ve yaşamanın zamanı olsun.   Sabahlar çoktur ama… Yeryüzünde her boylamda ayrı ayrı fecirler gerçekleşmekte. Her an bir yerde karanlık yırtılmakta. Doğudan batıya doğru, sabahlar perde perde ilerlemekte. Her insanın g...

Oruç: Bir Hira Bekleyişi

An geldi. Orucun nefesinde tazelendi vahyin sesi. Söz taze bir yağmur olup düştü nasibine… Dinle şimdi… Alıp seni Hira'ya çıkarıyor oruç. Kalabalıklardan uzağa. Doymaların karşı yakasına. Hazların taşrasına. Bir diriliş sütunu etmek istiyor gövdeni. Varlığını doğruluk ve duruluk göstergesi kılmak istiyor. Çekiliyorsun rahatlıkların koynundan. Üzerinden düşürüyorsun gaflet ö...

Leyl: Sözünü Leyl'âmız Bildik

  Bu Ramazan,  hayatımız bir kez daha sakinleşecek ve bir kez daha durulacak az da olsa.   Baştan sona okumalarla hayatı yeniden daha doğru anlamanın ve yaşamanın zamanı olsun.   Varlığın teninde zahir oldu her şey. Söze değer ne varsa, varlık sabahında geldi. Varlığın sayfasına bir kalem ucu diye değdirdin bizi. Yoksa her şey kopkoyu bir sessizlikte kalacaktı. Bizimle y...

A'lâ: Baş Koyduğum İş Ne Alâ

Nasıl iş bu? Her yerde bir şey var. Her şeye bir yer var. Her hareketin amacı var. Duruşlar anlamlı. Yönelişler amaçlı. Hep bir yerden bir yere her zerre; anlamsız ve abes, faydasız ve meyvesiz eylem yok. Devinimler, akışlar, inişler, dağılışlar, çözülüşler, gelişler, gidişler, doğmalar, ölmeler… Hepsine ama hepsine anlam var. Anlam boşluğu yok. Görevsizlik yok âlemde. Güneş bir uf...

Tekvir: Dürüldü Sahte Güneşlerim

Üzerime örtüler çekiyorum. Dünyayı giyiniyorum bile isteye. Üşümeye niyetim yok. Çekiniyorum sorgu sualden. Uzak duruyorum cam kırığı sancılardan. Yırtılsın istemem gömleğim. Keyfimi eksiltmeye razı değilim. Sırası değil şimdi bunların. “Hem nasılsa güneş duruyor orada.”  Ayak diretiyorum akışa. İnkâr ediyorum değişimi. Gözümü kapatıyorum ayrılışlara. İsim koymuyorum tükeni...

Tebbet: Ellerin Ettiğine Bak

Ellerim, ah ellerim!  Hiç yoktan aldığım. Huzurlarımın göllenme yeri. Sahip olma hevesimin ovası.  Dünyaya tutunma aracım. Avuç avuç sevincim. Ellerimdedir kaderim. Bileğime vuran, parmak uçlarıma taşan hayat nehridir ellerim. Uzanışlarımın adresi. Kavrayışlarımın köşe başı. Tutunma yerim. Varlığımın dal ucu ellerim. İrademin uç dokunuşu yeryüzüne. Elime çizilidir kaderim. Elimin eriş...

Fatiha: Aç İçini Rabbine

Dışınday(d)ım ev-ren-in. İçeri girmeye yüzüm olmadı. Olamazdı. Kapı ardında bekletildim uzunca bir süre. Adım sanım bilinmeden. İtibarsız ve şansız. Gereksiz ve faydasız. İçeride varlığı özlenmeyen. Buyur edilmedim bir varlık odasına.  Unutulmuş, unutulduğu da unutulmuş bir şeydim. “Şey” bile değildim aslında. Ev-ren-deyim bugün Varım. “Varım” diyebilecek kadar varım...

Müddessir: Cevherini Posana Hapsetme

Sözünü yükledin özüme. Beni benden fazla etmektir muradın. Ben bende kalamam artık. Kırmak istersin kabuğumu. Sonsuzluk ümidi koydun kalbime. Üzerime çullanan dünya toprağını yarıp çıkma vaktidir şimdi. Beni ümit bilen Sen isen, ben nasıl razı olurum halime. Bendeki cevheri görmek isteyen Sen isen, ben nasıl saklarım kendimi. Can toprağıma yağmur diye düşüyor sözün: “Sen ey içine kapanan&...

Müzzemmil: Ağırlıklara Veda

Bilmezdim. Haber verdin. Ne çok yüküm varmış! Mecalimi öldüren. Ümitlerimi solduran. Kalbimi ezen. Omuzlarımı çökerten. Heyecanımın katili. Gözlerimi gün ışığına körleştiren. İçimdeki şiirleri susturan. Tebessümlerimi donduran. Ne varsa yüklendiğim. Üzerime çektiğim. Dert diye benimsediğim. Hepsinin haberi geldi. Ah, evet, benmişim o “müzzemmil”.   Bir yağmur dokunuşu hitabın. ...

Kalem(l)e Yazılmak

"Bizler, görünmez'in arılarıyız. Çılgın gibi topluyoruz görünür'ün balını. Görünmez'in büyük altın kovanında biriktirip saklamak için."* Çılgınlık sayılsa da bu koşturma, hiç durmayacağız. Başka türlü olamaz… "Nûn" harfinin çınlayışı ile başlıyor Kalem. Çekiç örse indiğinde duyulur ya hani. İlk hareket. Sarsıcı eylem. Umulmadık müdahale. Sessizliğin k...

Alak'a Can Kulağı Kesilmek

Bir özge vakte geldik. Yanımızdan usulca akıp giden zaman nehri yeni bir çağıltı kazandı. İçimizde bir yerlerde bir titreyiş, bir zelzele başladı. Düzenimizi dağıttı oruç, yeni bir düzen kurmaya geldi. Toprağımızı karıyor şimdi. Dokunuyor bize. Yağmuruna kavuşan tohumlar gibi kabuklarımızı soyunmaya hazırlanıyor. Çözüyor benliğimizi. İnsana dair en önemli gerçek "unutmak" olsa gerek. P...