İhlas: Yok Senin Gibisi

“De ki…” Şaşkınlığımın gecesini yırtan bir hilal kavsi Söz’ün. Suskunluğumun diplerinde saklı bir inci tanesi kelamın. Tükenen nefeslerimi sonsuzluğa açan bir cevher dokunuşu. “De ki…” diyorsun. Sözünün altın sütununa sarıyorsun çaresizliğimi. Sonsuzluğa gebe anlam tohumları ekiyorsun can toprağıma. Bir’imi bin etmek istiyorsun. İyi ki “De ...

Nas: Sana Firar Ediyorum

“De ki…” “De” dediğini diyorum: “euzu biRabbi’nnas” Cılız nefeslerimi, solgun heveslerimi, Söz’ünün altın sütununa tutturuyorum. Kesik sesimi, ince duyuşunun, latif işitişinin avuçlarına bırakıyorum. Darlanmış kelimelerimi, dağınık hecelerimi,  kırık dökük cümlelerimi, utangaç iç çekişlerimi terk ediyorum. Sızılarımı, sancılarımı, korku...

Felak: Çoğalt Beni Azaltma

 “De ki…” Belli ki beni inşa etmek istiyorsun. Dediğini demeyi hak edecek bir hale yoğurmak istiyorsun. Benimle haldaş oluyorsun sanki. “Yerinde olsaydım, derdim ki” diyorsun. Nefesime emanet ettiğin sözünü öz’üm etmektir dileğin. “De ki ‘sığınırım…’” Anladım; ben yetmiyorum bana. Koruyamıyorum kendimi tek başıma. Tehlike...

Fil: Ebabil Kanatlarına Tutundur Ümitlerimi

“Görmedin mi?” Görüyorsun: Tereddütteyim. Gücü söz edinmişlere karşı sözümün gücü işe yarayacak mı? Kaygılardayım. Yakıp yıkan, amansız kuvvete karşı bu cılız nefesim yetecek mi? Korkuyorum. Şu kokuşmuş ümitsizlik gömleğini yırtıp atacak mı zayıf sesim? Başaracak mıyım? Beni bir çelik çekirdek gibi koyuyorsun küfrün sağır zırhının karşısına? Sahiden delip geçecek miyim bu zifir karan...

Kafirun: Kendine Saklıyorsun Beni

“De ki…” Bu ilk… İlk defa, Senin dediğini dememi istiyorsun. Kendi tarafında kabul ediyorsun beni. Sözüne elçi ediyorsun dilimi. Nefeslerime emanet ediyorsun gerçeğin dirilişini. Senin adına var olmanın göğsüne koyuyorsun kalbimi. Asil bir direnişin sancağı etmek üzere ayağa kaldırıyorsun beni. Cepheye çağırıyorsun yüzümü. Senin tarafına… “De ki, ey k&acir...

Maun: Gözlerimde Işık Yarası

“Gördün mü?” Bu soru, gözleri olana sorulur. Bu sorunun muhatabı olmak için görmek yetmez. Soru sorulanın “Görüyorum ben” diyebilmesi de beklenir. Görüyor olduğunu da görmesi gerekir. Görünenler içinde “Gördün mü?” sorusuna cevap vermesi beklenen sadece insandır. İnsan olmayana sorulmaz bu soru. Görenler çoktur; ama sadece insan gördüğünün farkındadır. &ldquo...

Tekasür: Ateş Çemberinde Bir Ömür

“Oyalayıp durmakta sizi çoğaltma tutkusu…” “Hele bir yarın olsun” diyenlerdenim ben de. Böyle böyle geçiştirdim bugünleri. Geldiğinde yeni bir “yarın” onu da bir başka yarının eşiğine kurban ettim. Sıradanlaştırdım bugün olunca yarını. “Sırası değil, sonra” diye diye eğretileştirdim “şimdi”lerimi. “Bu kadar yetmez, biraz d...

Kevser: Sözün Dudağıma Sonsuzluk Pınarı

  “Biz verdik sana…” dediğini duydum. Bu duyuşun eşiğine gelinceye kadar Senden ne çok şey aldım. Senin verdiklerinle anlıyorum Seni. Kulaklarım var; duyuyorum. Gözlerim var; verdiğini görüyorum. Aklım var; bana sürekli ikram edildiğini anlıyorum. Kalbim var; beni her daim beslediğini, her ihtiyacımı gördüğünü itiraf ediyorum. “Biz verdik sana…” Veren...

Adiyat: Ateşli Telaşlar Şehri

  Bu Ramazan,  hayatımız bir kez daha sakinleşecek ve bir kez daha durulacak az da olsa.   Baştan sona okumalarla hayatı yeniden daha doğru anlamanın ve yaşamanın zamanı olsun.   Ah, bozulmasa şu sessizlik. Ateş düşmese yüreklere. Alevli aşklar uyanmasa. Kaldırmasa başını dertler. Yolculuk kösü vurmasa. Ders zili çalmasa. Sızmasa kalbe sızılar. Unutsam beni bekleyen ateş ...

Asr: Vaktin kalbinden Bileğime Vuran Sızı

  Bu Ramazan,  hayatımız bir kez daha sakinleşecek ve bir kez daha durulacak az da olsa.   Baştan sona okumalarla hayatı yeniden daha doğru anlamanın ve yaşamanın zamanı olsun. Devrilirken vaktin sütunları, yavaşlığın sarhoşluğunda salınmışım. Yıkılırken kumdan kalelerim, her şey yerinde duruyor sanmışım. Veda uçurumlarından uzak edemezken ayaklarımı, kendimi düz ovada saymışı...

İnşirah: Ruhun Ufku

  Bu Ramazan,  hayatımız bir kez daha sakinleşecek ve bir kez daha durulacak az da olsa.   Baştan sona okumalarla hayatı yeniden daha doğru anlamanın ve yaşamanın zamanı olsun.   Yük edindiklerimin hepsini atsam da sırtımdan, en ağır yükten kurtulamam. Kendimi taşıyamam. Ben bana ağır geliyorum. Verdiğim nefesi geri alamam, aldığımı iade edemem. Bedenimi, bir an’dan...

Duha: Kalbin Doğusu

  Bu Ramazan,  hayatımız bir kez daha sakinleşecek ve bir kez daha durulacak az da olsa.   Baştan sona okumalarla hayatı yeniden daha doğru anlamanın ve yaşamanın zamanı olsun.   Dileseydin en başından terk ederdin beni. Benim yerime sonsuz sessizlik olurdu sadece. Yok olanın yokluğuna kim ağlar ki! Dokunduğum yerler, vardığım odalar hiç kıpırtısız kalırdı öylece. Doğmaya...