Mürselat: Adresin Soruluyor Kapın Çalınıyor

Mürselat… Varlığın varoluş öyküsünü anlık duyurduğu veya sen uzun uzun kalıyorsan yanında ve bakıyorsan ona, gözlemliyorsan, irdeliyorsan, inceliyorsan daha iyi anlamak isteyen bakışlarla, sana bıraktığı anlamdır, sana verdiği öz cümlelerdir. Böyle bir arayışçı için sanki herşey bir anlam bırakmak için görevlendirilmiş gibidir. Merak sürükler. Soru hikmetin peşindedir. Mürselat bulunmak ...

Hümeze: Avucumda Köz Biriktiriyorum

Uzayıp gidiyor. Sonu gelmiyor alevli sütunların. Geçemiyorum karşıya. Firar ettiğim her kapı yeni bir zindana açılıyor. Bir yanda yeni şeyleri ele geçirme telaşı. Bir yanda eldekileri yitirme kaygısı. Hafiflemiyor hırsım. Yüreğimden ateş eksilmiyor. Zindandayım. Serinlik ümidim kalmadı. Uzayıp giden parmaklıklar arasında [kendi zindanıma mahkûmum]. Bu ateş! Bu ateş! Hiç terk etmiyor beni....

Hümeze: Kusura Bakma

“Vay haline iftira atanın ve ayıp-kusur arayanın! Vay haline o kişinin  ki, serveti biriktirir ve onu bir kalkan sayar. Zanneder ki serveti onu sonsuza dek yaşatacak! Hayır, tersine, öteki dünyada çökerten bir azaba  terk edilecektir o! Bilir misin nedir o çökerten azap? Allah tarafından tutuşturulan bir ateş, günahkâr kalplerin üstünde yükselen... Üzerlerine salınacak bir...

Kıyamet: Kıymetini Bildiğini Bildim

Doğru. Başıboş bırakılacağımı sandım. "Neyim ki ben!" diyordum. "Ne önemim var benim!" hesabındayım. Kıyametimin kopacağını bilinceye kadar kıymetlin olduğunu bilemedim. Görüyorum ki bana emek vermişsin. Bir zamanlar akıtılacak/atılacak bir katışık sıvı iken ben, şimdi insanım. Bu Senin tercihin. Bir zamanlar bir parçacık pıhtı iken ben, şimdi Senin muhatabınım. Bu Senin kara...

Kıyamet: Gün Bugün-Dirlik Günü

Kıyamet suresi “Yeniden dirileceksin!” derken; yeniden yaşayacaksın, yeniden canlanacaksın,  canın geri verilecek, tıpkı eskisi gibi can bulacaksın; an, anlar, uzun zamanlar yaşayacaksın derken, bir hayatın bitişinden çok yeni bir hayatın başlangıcını haber veriyor. Daha çok korkutmaca gibi algılanmış bu haberlerin, aynı zamanda müjdeleme gibi de algılanması gerekiyor. Kıyamet s...

Karia: Ağırlık Merkezi

El Karia’! O son! O ses! Sonların sonu bana uzak sanırım. Beni bulma ihtimali hayli küçük apansız gelen o gürültünün. Karia sesinden bir dehşet almıyorum henüz. Karia’. Son dakika haberine benzemiyor. Numaralı. Sıralı. Sadece bir sure adı. Sayısız kıyamet ayetlerinden biri. Sessizce bekliyor sayfada. Uslu duruyor kalem ucunda. Bin kez “Karia” desem, sarsılmıyor bir yanı...

Karia: Geleceği Hatırla

Karia, yaşanacak olağanüstü yıkım olayları ve o korkunç olaylardan çıkan, olayın kendisinden daha çok etkileyici, ürkütücü sesler olabilir. Kozmik olaylardan çıkan korkunç sesler, patlamalar, uğultular, kulağı çınlatan sesler,  çığlıklar... Eninde sonunda başa gelecek olan belalar... “Ansızın gelecek!” Denmesinde bir merhamet var. Ansızın yaşamayasın, şaşırıp kalmayasın, mahcup...

Kureyş: Gölgelerden Geç Güneşe Var

Açken doyurdu[n] ve korkudan emin kıldı[n] bizleri. Ah, ben kimlere dilenci olmuşum! Kendini doyuramayanlara avuç açmışım. Yoz bahçelerden gül dermeye kalkmışım. Çölden yağmur ummuşum.  Sahte doymalara kanmışım. Alevlerin kucağında su aramışım. Sana, sade Sana acıkmaya değermiş meğer. İşte huzuruna geldim ey açlığımı doyuranım. Meğer kimlerden korkmuşum ben! Kendi gölgesine bile hükmedeme...

Kureyş: Sebeplerden Geç Son(suz)a Gel

“Hiç değilse bu ticaret yollarına verdiği güvenle elde ettiğiniz emniyet ve maddi refahı düşünerek Ev’in Rabbine kulluk etseniz. Eve değil. Evin rabbine. Evin anlamı olan İlahî Değerler’i yaşasanız hayatınızda. Hiç olmazsa, en azından bu sebepleri, maddi-manevi ayrıcalıklarınızı düşünerek” der ilk muhataplarına Kureyş. Kureyşli değilsin belki. Mekke’nin yerleş...

Tin: Senden Ne Umduysam Buldum Sen de Umduğunu Bende Bul

Halim Sana ayandır. Mahcubiyetim beyandır. Ayıplarım ve kusurlarım, günahlarım ve ah’larım ortada. Neysem o’yum. Tortular içinde kaldım. Kalbimde korkular. Ayakucumda heyelanlar. Yüzümdeki utancı kazıyamıyorum. Kirli hatıraları yakamdan düşüremiyorum. Boynumu sunuyorum vakte; kanıyor ümitlerim. Dağılıyor duruşum. Parçalanıyor tebessümlerim. Bir sessiz “ah!”ın eşiğine yığıy...

Tin: Seç Kendini Kendinden

İncir ve zeytinin yetiştiği memleketleri bir düşün. Dolaş hayalen. O bereketli topraklarda incirden ve zeytinden doyarak kimler yaşadı, kimler öldü, kimler geldi, kimler geçti… Kimler neler yaptı? Şu anda kimler neler yapıyor o topraklarda ve diğer memleketlerde? Portakalı, kayısıyı, pamuğu düşün. Portakalın memleketini. Veya Hindistan cevizinin. Fark etmez. Verilen bütün nimetleri düşün....

Buruc: Sonsuzluk Göğüne Burç Diye Dik Şahitliklerimizi

Meğer ölmemiş Firavun. Dağılmamış Semud kavmi. Müminler için ateşler yakılmakta hâlâ. Nefret okları hiç eksilmedi. Kan açlığı devam ediyor zalimlerin. Kin duvarları örüyorlar durmadan. İnanmış yüzlerdeki her yeni tebessümde kahroluyorlar. Haset içinde kıvranıyorlar. Firavun diri. Semud kavmi iş başında. Örgütlü güçlerle boğmak istiyorlar Söz’ün hatırını. Her bireyine büyüklük...