Namaz Kılan Vaktinin Sahibidir

Size göre bir Müslümanın namaz kılmaması bir inanç problemi midir, bir irade problemi midir? Kendisini dindar olarak tanımladığı halde beş vakit namazı düzenli olarak kılmayan insanlara ne diyeceğiz? Namazın farziyetine inanmıyorlar mı? İnanıyorlarsa problem nerede? Problem, iradelerinin zayıf olmasında. Bir insanın iradesi ne kadar güçlü olmalı ki ica...

Nişantaşı'nda Bir Apartman Dairesi

Allah'ın Rasûl’ünden bize kadar güvenilir yollardan gelmiş sahih bir hadis karşısında o zatın peygamberliğine iman ettiğini söyleyen birinin tavrı ne olabilir? Sahabenin yerine koyun kendinizi; onun peygamber olduğuna inanmak demek daima vahiyle muhatap olduğuna, her hal ve sözünün ilahi kontrol altında cereyan ettiğine inanmak demek değil miydi? Bu d...

Ahmakça Bir Alışveriş

Dini hayatımızın temelinde Peygamber tatbikatı vardır. O bize, ibadetlerin şekillerinden komşularla ilişkilere; yeme adabından savaş hukukuna varıncaya kadar her hususta rehberlik etmiştir. O’nun sünneti sayesinde hayatımızın dokusu sıklaşmış, şeytanın ve nefsin geçitleri tıkanmış, bizi Rabbin rızasına götürecek yol apaydınlık bir şekilde önümüze serilm...

Kulluğumuzu Göstermenin Peygamberane Yolundan Ayrılmamak

“İnsanın ruh sağlığını koruyabilmesi ve kişisel bütünlüğünü pekiştirebilmesi için iç dünyasında yaşadığı duyguları dışarıya yansıtabilecek meşru kanalları mutlaka bulması lazım” der insan ruhu üzerine çalışanlar. İçe atılan ve aktif bir çıkış yolu bulamayan duygular tıpkı tutulan bir nefes gibi bir süre sonra p...

İnanma Yeteneği Nasıl Kaybolur

İnanma kapasitemiz doğuştandır. İnsan herhangi bir kapasitesini (görme, işitme, sezme, düşünme) olduğu gibi inanma gücünü de zamanla geliştirebilir ya da yok edebilir. Dikkatle bakarsak etrafımızdaki insanlarda (ve tabii ki kendi iç dünyamızda) imanın gücünün nasıl arttığını veya nasıl azaldığını gözlemleyebiliriz. İlkinde imrenerek; ...

Bedenin Hâkimiyeti

İnsanın acıdan kaçması ve hazza ulaşmak istemesi en temel içgüdülerinden biriymiş. Hemen dudak bükmeyin. Bunu sadece, bir kısmımızın hep kuşkuyla karşıladığı psikoloji bilimi değil, Gazâlî başta olmak üzere bazı İslam ahlakçıları da kabul ediyor ve tezlerini bu gerçek üzerine kuruyorlar. Böyle yapmakla "insan acıdan ka&cc...

Nakısın Kibri Kâmilin Tevazuu

Mekke müşriklerinin elebaşlarını eleştirirken Kur'ân'ın onları nitelemede kullandığı tabirlerden biri de "müstekbir"dir. Bu ifade, halkını zorbalıkla yöneten, kendini tanrı gibi gören, geldiği makamdan dolayı büyüklenen ve insanları hor gören kişileri anlatır. "İstikbar" denen bu eylem ilk müstekbir olan İblis'le başlam...

Kızdırana Kızmamak

A'raf Suresi'nin 199. Ayeti nazil olunca Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Cebrail aleyhisselama bu ayete göre nasıl davranması gerektiğini sormuş, o da Cenab-ı Hakk’a sorduktan sonra şu cevabı vermiş: "Ey Muhammed! Allah Teâlâ sana, seninle ilgiyi kesenle ilgini kesmemeni, sana vermeyene senin vermeni, sana zulmedeni bağışlamanı emrediy...

Bir Fâsık Haber Getirdiği Zaman

Bir söze az da olsa yalanın karışması -aynen az bir miktar pisliğin koca bir kap yemeği necis yapması gibi- en önemli dayanağı güven olan toplumsal ilişkileri altüst edebiliyor. Bu nedenle Müslümanlar Kitabımız’ın çeşitli yerlerinde sözün sıhhatini tespit konusunda zaaf göstermemek üzere uyarılıyor. İşte bunlardan biri, Hucurat Suresi...

Azgınlara Hayranlık

Mekke’nin müşrik eşrafının müminlere yönelik baskı ve zulümlerini tanımlamak için risaletin ilk günlerinden itibaren vahyolunan birçok ayette sıklıkla geçen kavramlar “bağy” ve “müstekbir”dir. (Bakara/90; Casiye/8; Lokman/7) Bağy,sahip olunan bütün imkânlara rağmen hala diğer insanların haklarına, ma...

Çenesiyle Bastırma

Birbirinden davacı iki kişi Hz. Davut (as) a gelip problemlerini çözmesini isterler. Davacı olan, konuyu şöyle aktarır: “Benim şu (din) kardeşimin doksan dokuz koyunu var, benimse bir tek koyunum! Böyle iken "onu da bana bırak!" dedi ve çenesiyle beni bastırdı.” (Sad/23) Bu ne demek? Bazen zalim, güzel ve etkili konuştuğu ya da ısrar e...

Hakkaniyetin İnce Ayarı

Adalet her şeye ve herkese hakkını vermekse adil olmak için önce "hakkın” ne olup ne olmadığını bilmek gerekmez mi? Kimin, neye, ne kadar hakkı olduğu konusunda tutarlı, kuşatıcı ve bütünlüklü bir "hak" anlayışına sahip olmazsak nasıl adil olabiliriz ki? Çıkarların çatıştığı en basit bir durumda haklıyı-haksızı gözetmeyi bir...