Geçmiş Olur mu Kadr'i İnsanın

Nereye koşarsa, karşısında göğü bulur insan. Kaçtığı her yerde onu bekler göğün yüzü. Yüz çeviremez göğün yüzünden. Geride kalmaz ufuklar. Geçip gidemez göğün altından. Her anında gökten düşen bir nasip vardır insana. Hava, ışık, rüzgâr, yağmur… İnsanın kalbi üzerinde yükse...

“İkinin İkincisi” Diye Yazdı Kaderimizi Bayram

Bayram sessizce sokuluverdi yanımıza, gölge serinliği oldu yolumuza. Bir ağaç gölgesinde dinlenen yolcunun yanına yazdı adımızı. Ayaklarımızı yeryüzünden çekti. Göklü sevdalar yükledi başımıza. Alışkanlıkların bulanık selinden kurtardı şehri. Kristal bir avize gibi indi başucumuza. Durulttu telaşlarımızı. Dünyanın ufkuna ahiretin şavkını getir...

Peygamber'in Hatırasından Peygamber'in Hatrına

Buraya kadar “-di”li geçmiş ifadelerde tasavvur ettik Hazreti Peygamber’i. Oysa O’nun bir vakitler çözmeye çalıştığı düğümler şimdiki zamana ait. Şimdi daha da kör o düğümler. Bugün de kabuk bağlıyor benlikler, birbirine sağırlaşıyor kalpler. Eşyanın yüzündeki anlam yok sayılıyor. Kâinat kitabı, okuma ...

Sessizlik Tohumunu Büyütüyor Elçi

Gülün yoluna diken serilir mi? Dikenler içinde diye gülden vazgeçilir mi? Bilemezdi bu ince sırrı Ümmü Cemîl. Hiç bilemeyecekti. 'Alev yüzlü' Ebu Leheb'in karısı, Peygamber'in yürüdüğü yollara dikenli çalılar attı. Ne bilirdi ki dikenleri bile güzelleştiren Gül’dür. Kendi yolunu diken etm...

Ve Oruç Yol Eder Bizi

“Seyahat eden sıhhat bulur” diyor Peygamberimiz. “Oruç tutan sıhhat bulur” da diyor. Buradan hareketle orucu ve yolculuğu eşanlamlı olarak okuyoruz Nebevî gündemde. Orucun yolu var, yolun da orucu var demek ki…  Mümin olmanın, yani Allah’tan emin olmanın göstergelerini sayan Tevbe Suresi 112. ayetindeki “es-sâihun&r...

Ashab-ı Kehf Aynası

"Senin isminle Allah'ım" diye başlıyordu sözleşme. Elden ele dolaştı; hiç sönmeyecek nefret közü olarak dudaklara bulaştı. “Son darbe” olacaktı. Allah’ın adıyla Allah’ın Elçisi’ni susturacaklardı. Söz’ün kalbini sekteye uğratacaklardı sözde. Emir kat’i. Kesilecekti irtibatlar. Yakınlıklar yok sayılacaktı. ...

Muhammedî Mahcubiyetin Sofrası Açıldı

Akışı değişti vaktin; zaman nehrinin çağıltısına uğradık. Beyaza köpüklendi gün. Sessiz bir huzurun kalbine indi telaşlarımız. Eşyanın külleri savruldu; varlık tazelendi. Lokmalar yenilendi. Yudumlar inci beyazına boyandı. Kazındı renkleri eşyanın, asıl boyasına kavuştu; ‘nimet’ diye görünür oldu. Artık Muhammedî bir mahcubiyetle oturuy...

Ah

Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir. -Sahi mi? Yani, sayısız günahlar işlediğim halde, hiç günah işlememiş sayılacağım öyle mi? Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir. -Ciddi misiniz? Bana kalsa, ben kendimi bu kadar kolay affedemem. Dostlarımdan öyleleri var ki bir hata ettim diye beni defterden...

Meryem'in Tutunduğu "Hurma Dalı"na Tutunuyor Müminler

Gül ülkesinin nazenin sakinleri incindi. Kalpler vahyin göğünü tanıdıkça genişliyordu ama Mekke’nin muktedirleri imkânları daralttıkça daraltıyordu. İçe doğru genişlemenin bedeli dışarıdan gelen tazyikler oldu. Mekke’de adım atacak yer kalmamıştı müminler için.  Derken, serin bir yağmur çisesi gibi geldi haber...

Tuva Vadisi'nde Musa (as)'ya Refakat Ediyor Elçi

Sürgünlerin en zorlusunu yaşıyor Musa (as). Gecenin koynunda. Çölün soğuğunda, yalnızlığın zirvesine yürüyor. Akrabalarından uzaklarda. Tanıdıklarından umut kesmiş halde. Yeryüzünden nasipsiz. Göğe tutuna tutuna. Issız derinlerde inci mercan arayışında. Vedaların acısı doluyor nabzına. Ayakları cam kırıklarında. Kanıyor. Allah, elçisini ...

Ömer'in Kılıcını Söz'le Kesiyor Elçi

Çekilir acı mıdır kurtuluşu için çırpındıklarının sana hakaret etmesi? Göze alınır çile midir merhamet kanatlarınla üzerine eğildiklerinin sana küstahça saldırması? Göklerden bir haber gelirse belki. Semadan indirilecek tesellinin bedeli ancak bu çile. Annelik ediyor Elçi hakikate. Sancısını çeke çeke taşıyor mesaj...

Ve "Can Pazarı" Kuruluyor Canan Şehrinde

Yalnızlığın kalbinde çoğalıyor Söz. Tenhaların yanağında demleniyor acılı nefesler. Ayrılığın közünde pişiyor sessiz çığlıklar. Gölgeli kederlerin dudakları arasından sızıyor ümit heceleri. Kesik bir güvercin gibi çırpındıkça yırtılıyor karanlığın çeperleri. Uçurum kenarı yalnızlığında açıyor çiçeklerin e...